MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 07/05/2013NUMARASI : 2013/251-2013/149Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.02.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil veya tazminat istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 07.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 23.09.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. İ.. Ş.. geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:KARAR Davacılar, davalı belediyenin maliki olduğu .. ada .. parsel sayılı taşınmazdan diğer davalılar A. Ç. mirasçılarına 2981 sayılı İmar Affı Kanunu uyarınca 10.03.1985 tarihinde tahsis yapıldığını, tahsis edilen yerin kamulaştırılması üzerine A. Ç.’e yine belediyenin maliki olduğu 4516 ada 23 parsel sayılı taşınmazın tahsis edildiğini, tahsise konu yeri 08.09.1993 tarihli adi yazılı ve 16.09.1993 günlü noterde düzenlenen sözleşmelerle temlik aldıklarını, davalı belediyece taşınmazın kendilerine devrinin kabul edilmediğini ileri sürerek adlarına tescilini, olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini istemişlerdir.Davalı belediye, tapu tahsis belgesi uyarınca tescil koşullarının oluşmadığını, tapu tahsis belgesinin üçüncü kişiye devredilemeyeceğini, hak sahibi olma koşullarının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuş; davalı E.. Ç.. davanın reddini istemiş; diğer davalılar ise davaya cevap vermemişlerdir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı belediye tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Dairemizce davacıların İmar Affı Kanunu olarak bilinen 2981 sayılı yasadan yararlanıp yararlanamayacaklarının araştırılmadığı nedeniyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak, davalı Ali Çelik mirasçılarının 2981 sayılı yasadan yararlanamayacakları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil; ikinci kademede tazminat istemlerine ilişkindir. Uygulamada kısaca, İmar Affı Kanunu olarak bilinen 2981 sayılı yasanın 1. maddesi hükmüne göre kanunun amacı; imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki bütün yapılar hakkında uygulanacak işlemleri düzenlemek ve bu işlemlere dair müracaat, tespit, değerlendirme, uygulama ve duyuru esaslarını ve ilgili diğer hususları belirlemektir.Görülüyor ki; kanun imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki yapı maliklerini hedeflemiştir. Başka bir anlatımla, kanunda yazılanlar dışındaki kişilerin İmar Affı Kanununa dayanarak istemde bulunma olanakları yoktur. Ne var ki, kanun kapsamında kalan kişilere yapılan tahsisin bunlar tarafından üçüncü kişilere temlikine 3290 sayılı Kanun İle Bazı Maddeleri Değiştirilen Ve Bazı Maddeler Eklenen 2981 sayılı Kanunun Uygulamasına Dair Yönetmeliğin 25.maddesi imkan sağlamıştır. Ancak bu gibi durumlarda da tahsis yapılanlardan devralan kişilerin 2981 sayılı Kanundan yararlanıp yararlanamayacağı yönünün araştırılması gerekir. Gerçekten, 2981 sayılı Kanunun 13/a hükmüne göre, arsa tahsis edilecek kimselerin kendisinin veya eşinin veya reşit olmayan çocuğunun oturduğu belediye ve mücavir alan sınırları içinde ev yapmaya müsait arsaya veya bir eve veya apartmanın bağımsız bir bölümüne veya bir bölümü işyeri olarak kullanılan bir yapıya sahip bulunmaması zorunludur. Somut olayda, davacıların 2981 sayılı kanundan faydalanıp faydalanamayacakları daha açığı, davacıların veya eşinin veya reşit olmayan çocuğunun oturduğu belediye ve mücavir alan sınırları içinde ev yapmaya müsait arsaya veya bir eve veya apartmanın bağımsız bir bölümüne veya bir bölümü işyeri olarak kullanılan bir yapıya sahip bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Bu nedenle, bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen, bozma ilamında açıklanan husus yerine getirilmeden HUMK’nın 429/2. maddesine aykırılık oluşturacak biçimde hüküm kurulması doğru değildir.Mahkemece, yapılan bu saptama üzerinde durulmadan, davanın eksik inceleme ve araştırmayla reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 23.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.