Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10278 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5089 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Adana 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/12/2013NUMARASI : 2012/35-2013/851Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.01.2012 ve 09.07.2012 gününde verilen dilekçeler ile önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ve duruşmasız olarak davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 23.09.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. M. N. T. geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:KA R A RDavacı, paydaş olduğu .. parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşlarının payını 14.10.2011 tarihinde davalıya satış yoluyla devrettiğini 10.11.2011 günü tebliğ edilen noter bildirimi ile öğrendiğini, gerçek satış değerinin 140.000 TL olmasına rağmen önalım hakkına engel olmak için 216.000 TL gösterildiğini ileri sürerek, payın adına tescilini istemiştir.Birleştirilen davada da davacı, paydaş olduğu 338 parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşının payını 22.12.2011 tarihinde davalıya satış yoluyla devrettiğini noter bildirimiyle öğrendiğini, gerçek satış değerinin 47.000 TL olmasına rağmen önalım hakkına engel olmak için 90.000 TL gösterildiğini ileri sürerek, payın adına tescilini istemiştir.Davalı, söz konusu payları gerçek değerleri üzerinden edindiğini, muvazaa bulunmadığını ayrıca taşınmazın fiilen taksim edildiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, keşif sırasında belirlenen değer depo ettirilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince, Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Önalım davasında dava konusu payın satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masrafların toplamından ibaret olan önalım bedelinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 734/2. maddesi gereğince hükümden önce mahkemece belirlenecek uygun bir zaman içinde depo edilmesi için davacıya süre verilmesi gerekir. Davacıya verilen bu sürenin kesin olduğuna da mahkemece karar verilebilir. Kesin süre içerisinde öngörülen işlem yerine getirilmez ise 6100 sayılı HMK’nın 94. maddesi gereğince işlemi süresinde yapmayan tarafın o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar. Ancak anılan bu madde hükmünün uygulanabilmesi için davacının davayı sürüncemede bırakacak davranışta bulunması gerekir. Somut olaya gelince;Davacının, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Somut uyuşmazlıkta, davacı asıl davada davalının edindiği dava konusu payların gerçekte toplam 140.000 TL; birleştirilen davada ise 47.000 TL değerinde olduğunu, önalım hakkına engel olmak için bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiştir. Davacının bedelde muvazaa iddiasının kanıtı olarak sunduğu, keşidecisi olarak B.. İ.., lehtarı 14.10.2011 tarihinde 13/112 payını davalıya satan Ş. V. G. olan 110.000 TL bedelli, 14.10.2011 tarihli bononun arka yüzünde, bu bedelin ..parselin satış bedeli olduğu ve şufa ve muvazaa davası açılmaması halinde ödeneceği yazılıdır. Bononun lehtarı Ş. V. G. dışında M. G. A. ile H. Y. A. da 14.10.2011 tarihinde 13/112'şer paylarını davalıya satmışlardır. Dinlenen davacı tanıklarından Ş.'nin kızı K.. Y.. annesinin payını 110.000 TL'ye sattığını ve bono aldığını bildirmiştir. Toplanan deliller bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmadığı gibi, tapuda gösterilen bedelin gerçek bedel olduğunu göstermektedir. Mahkemece resmi senette yazılı olan satış bedeli ile tapu harç ve giderlerini depo etmek üzere davacıya süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine; (2.) bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 23.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.