Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10252 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7357 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVALILAR : ... v.d.Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.10.2012 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 24.02.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A RDavacı; 23.11.1988 günlü tapu tahsis belgesindeki hakları 25.10.2005 gün ve... yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını ve halen taşınmazı kullandığını ancak vaad borçlusunun vefat ettiğini ve mirasçısı bulunmadığını belirterek tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.Davalı vekili; dava konusu taşınmazın... ait olduğunu ayrıca satış vaadi borçlusunun mirasçılarının bulunduğunu ileri sürerek davanın husumetten reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; dava konusu taşınmazın.....ait olduğu, satış vaad borçlusu ...'in mirasçılarının bulunduğu ancak ihbar olunanlar aleyhine hüküm kurulmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.Dosyada mevcut kayıt ve belgelere göre; dava konusu...parsel sayılı 214.50 m2 taşınmazın ..... adına kayıtlı olduğu ve 22.03.2004 tarih 1677 yevmiye numaralı şerhle 56 m2'lik kısmının .... tahsis edildiği ve tapu tahsisi belgesinin ise 23.11.1988 tarihinde tek kat bahçeli yığma mesken olarak ... adına düzenlendiği görülmüştür.Davacı anılan tahsis belgesine dayanarak ...'in tek mirasçısı olan ... ile 25.10.2005 gün ve 22943 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi yaparak ve taşınmaz zilyetliğini de devir alarak eldeki davayı açmıştır....Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve .... sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;-Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,-Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması, -İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması, -Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,-Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması, -Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması.-İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir, -Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (....) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;Davacı dava dilekçesinde açıkca vaad borçlusu ...'in yasal yada atanmış mirasçısı olmadığından yasa gereği hasım olarak Hazinenin taraf olarak gösterildiğini açıklamıştır.Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK'nun “Tarafta iradi değişiklik” başlıklı 124. maddesinde; "Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf....değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder" hükmü yer almaktadır. Yasa koyucu bu hükümle usul ekonomisini gözetmiş ve yargılamaların daha hızlı ve sürüncemede kalmamasını hedeflemiştir.O halde, mahkemece satış vaadi borçlusu ...'in tüm mirasçılarının davaya dahil edilmiş olduğu gözetilerek tapu kayıt maliki....hakkında da dava açılmak ve açılacak davanın eldeki dava ile birleştirilmesini sağlamak üzere davacı vekiline süre verilmesi ve taraf teşkili sağlandıktan sonra yukarıda yazılı ilkeler ışığında toplanmış ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekir.Taraf teşkili sağlanmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.