Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10248 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5313 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Bodrum 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 26/12/2013NUMARASI : 2012/448-2013/495Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.09.2012 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve eski hale getirilmesi istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDavacı, .. parsel sayılı taşınmaz üzerinde meskeni bulunduğunu, davalının komşu .. parsel sayılı taşınmazındaki tek katlı evinin üzerine imara aykırı şekilde kat çıktığını, davalının kendi taşınmazına bakan kısmına rahatsızlık verecek şekilde pencere ve kapı yaptığını, belediye tarafından inşaatının imara aykırı olması nedeniyle mühürlendiğini ileri sürerek imara aykırı elatmanın önlenmesine ve eski hale getirilmesine karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne, davalının taşınmazındaki mevcut bina üzerinde yapılan kapı ve pencerelerin kapatılması suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. TMK m. 683'teki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.Davalının taşınmazı üzerine yaptığı yapının salt ruhsatsız olduğu, imara aykırı bulunduğu ileri sürülüp TMK’nın 737. maddesi uyarınca yıkım ve eski hale getirme istenemez. Yapının imara aykırı olması yanında bir zararın doğması da şarttır. Salt imara aykırılık, idari mercileri ve idare mahkemelerini ilgilendiren bir husustur.Somut olayda, davalının kendi taşınmazı üzerine imara aykırı olarak kat ilave edildiği, pencere ve kapı yapıldığı ileri sürülerek elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme istenmiştir. Davalının binasının eski kapısının kullanılması halinde davacının taşınmazına fiziki müdahalede bulunulacağı fen bilirkişi raporundan anlaşıldığından eski kapının kapatılmasına ilişkin hükümde bir isabetsizlik yoktur. Ancak mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar gözetilerek davalının taşınmazına yaptığı ilave kat ve açılan pencereler nedeniyle davacının zararının olup olmadığı, olmuş ise nelerden ibaret olduğu ve ne şekilde giderilebileceği araştırılarak bilirkişiden bu konularda rapor alınarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken inşaatın ruhsatsız ve imara aykırı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü doğru görülmemiştir. Öte yandan dava kabul edildiğine göre mahkemece kadastro ölçü krokisine göre davacının taşınmazına elatılan bölümlerin krokide işaret ettirilerek bu krokinin kararın eki sayılması gerekirken eksik inceleme ile infazda tereddüte neden olacak biçimde hüküm kurulması da doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 22.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.