Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10229 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5821 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Fethiye 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 14/05/2013NUMARASI : 2010/208-2013/570Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.04.2010 ve 02.05.2011 gününde verilen dilekçeler ile geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine, birleştirilen davanın T.. A.. yönünden kabulüne F.. A.. ve Hazine bakımından reddine dair verilen 14.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı T.. A.. tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, TMK'nın 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.Davacı, yola cephesi bulunmayan .. ada .. parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı kurulmasını istemiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne, davacıya ait .. ada .. parsel sayılı taşınmaz lehine dava konusu .. ada..parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.Hükmü, davalı T.. A.. vekili temyiz etmiştir.Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir. TMK'nın 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir. Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır. Kurulan geçit hakkının TMK'nın 748/3 maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidirGeçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.Somut olaya gelince; davacının ..ada .. parsel sayılı taşınmazının yola cephesinin bulunmadığından mutlak geçit ihtiyacı olduğu anlaşılmaktadır. Dosya içerisindeki bilirkişi raporu ve paftadan dava dışı ..ada .. parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün aleyhine geçit hakkı kurulan .. ada .. parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünden daha büyük olduğu gibi yola olan cephesinin de daha geniş bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu tür davalarda uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesine göre yüzölçümü ve yola cephesi daha büyük olan taşınmazdan geçit kurulması gerekmektedir. Aleyhine geçit hakkı kurulan, . ada .sayılı parselin yola cephesi 10,27 metre olup bunun 3 metresinin yol olarak ayrılması halinde .. ada .. no'lu parselin cephesi 7,27 metreye düşecek ve daralacaktır. Bu nedenle .. ada .. ve .. no'lu parselin kesiştiği noktaya kadar davalı .. ada .. no'lu parsel üzerinden geçit kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak bu noktadan sonra yola bağlantının .. ada.. parsel sayılı taşınmazın 5 parsel sayılı taşınmaza sınır olan tarafından geçit kurulup kurulamayacağı araştırılmalıdır.Bu değerlendirmeler ışığında dava dışı komşu .. ada .. parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı getirtilip maliki davaya dahil edilerek uzman bilirkişi vasıtasıyla inceleme ve değerlendirme yapılması sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı T.. A..'nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 22.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.