Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10143 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1553 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.03.2012 gününde verilen dilekçe ile yola vaki müdahalenin önlenmesi ile birlikte davalı şirket ruhsat sahası aleyhine davacı şirket yararına geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; dava dilekçesinin reddine dair verilen 10.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Dava, dava dışı orman idaresince verilen yasal izne konu ve davacı şirket tarafından açılmış orman içi yola vaki müdahalenin önlenmesi ile birlikte davalı şirket ruhsat sahası aleyhine davacı şirket yararına geçit hakkı tesisi isteğine ilişkindir. Davalı vekili, dava konusu yolun davalının maden işletme ruhsatı sınırları içerisinde kaldığı ayrıca geçit hakkı tesisi şartları bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava dışı .... 08.08.2008 tarih ve 882 sayılı oluruna binaen 16.05.2008 tarihli tutanakla, davacıya teslim edilen 4.278,76 m2 miktarındaki ormanlık alanı davacının, üretilen cevherin en ekonomik yoldan nakli için kullandığı, davalı firmanın daha sonraki tarihte aldığı işletme izninin bu alanı da kapsadığı, davacı tarafın davalıya verilen ruhsatın iptali için açtığı idari davaların halen derdest olduğu, davacı şirketin bulunduğu alanda faaliyet gösteren diğer şirketlerin halen kullandığı mevcut bir yol olduğu, davacı tarafça bu yolun ekonomik olmadığı ifade edilmiş ise de, davalı şirkete kendisi ile aynı alanda faaliyet gösteren davacı şirketin ekonomik kaygıları nedeniyle ... altında kendi aleyhine olacak bir yükümlülük yüklenemeyeceği, Türk Medeni Kanunu anlamında geçit hakkı kurulması şartlarının bulunmadığı, mevcut koşullarda davalı şirketin davacının kullanım sahasına bir müdahalesinin olmadığı gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir....Hükmü, davacı şirket vekili temyiz etmiştir.6100 sayılı HMK’nun “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.Aynı yasanın  “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.“Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.Temyiz edilen kararın hüküm kısmında ve kısa kararda (...dava dilekçesinin reddine...) dair karar verildiği, gerekçeli kararda ise davanın esası yönünden karar verildiği görülmüştür. Gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olup kararın gerekçesi ile hüküm sonucunun çelişkili bulunması bozma nedeni oluşturacağından bozmadan sonra mahkemece önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verilebilir.Bu itibarla gerekçeli karar ile hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.