Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10090 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3169 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVACILAR : ... v.d.DAVALILAR : ... v.d.Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.05.2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:KA R A RDavacılar vekili, 04.09.2013 tarihinde vefat eden muris ...'un terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, TMK'nın 605/2. maddesi uyarınca mirasın hükmen reddedine karar verilmiştir. Hüküm, davalı ... tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.Dava, terekenin borca batıklığı nedenine dayanan mirasın hükmen reddi sebebiyle menfi tespite ilişkindir. (TMK M.605/2)Murisin ölümü ile, tereke bütün aktif ve pasifi ile mirasçılarına geçer. Murisin vergi, prim vb. borçları da terekenin pasifi içerisinde olup terekeye dahildir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden murisin .... 'nin ortağı olduğu anlaşılmaktadır. Borcun, murisin şahsi borcu değil, ortağı olduğu şirketlerin vergi borcundan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.07.1998 tarihli 4369 sayılı Kanunla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Aynı kanuna 25.05.1995 tarihli 4108 sayılı Kanunla ilave edilen mükerrer 35. madde hükmüne göre de tüzel kişilerin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, ... kanuni temsilcilerin şahsi malvarlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Şu halde açıklanan yasa hükümleri gereğince murisin; "ortağı" şirketlerin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak "koyduğu sermaye hissesi oranında" doğrudan doğruya sorumluğu söz konusudur. Bu itibarla mahkemece uzman bilirkişi veya bilirkişiler eliyle murisin, "ortağı" olduğu limited şirketlerin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve murisin şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi, amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise bu halde davacıların borca batıklığın tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi, aksi halde murisin ölüm tarihi itibariyle tespit edilen terekesinin aktifinin borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekir. Mahkemece, belirtilen husus üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.