MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mah. Sıf.)Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.10.2014 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.02.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:KA R A RDavacı, davalı ile 26.09.2007 tarihli adi yazılı gayrimenkul satış sözleşmesi imzaladıklarını, davalının dava konusu bağımsız bölümün 180 ay vadeli taksitlerini ödemeyi taahhüt ettiğini ancak zamanında ödemeleri yapmadığı gibi taşınmazı tahliye de etmediğini ileri sürerek, davalının dava konusu bağımsız bölüme müdahalesinin men’i ve taşınmazdan tahliyesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile davalının müdahalesinin men’i ve taşınmazdan tahliyesine karar verilmiştir.Hükmü, davalı temyiz etmiştir.28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır.Konut satış sözleşmeleriyle devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri de kanun kapsamına alınmıştır. Söz konusu taşınmazın da bir konut satış sözleşmesiyle satın alındığı belirtilerek bu dava açılmıştır.Anılan kanunun 3. maddesinin (k) bendindeki tanıma göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,(l) bendindeki tanıma göre de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder....6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesinin (1) bendi gereğince de bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılması gerekir.Somut olayda; davacı ....Başkanlığı yukarıda değinilen ilkelere göre tüketici olmadığından tüketici mahkemesinin görevli olduğundan söz edilemez. Bu durumda davaya asliye hukuk mahkemesi olarak bakılması gerekirken yazılı şekilde tüketici mahkemesi olarak bakılması doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.