Tebliğname No : 6 - 2013/176790MAHKEMESİ : Bafra 1. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 25/12/2012NUMARASI : 2012/632 (E) ve 2012/1536 (K)SUÇ : Hırsızlık Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Dosya kapsamından, olay günü orman idaresine gelen ihbar üzerine sanığın evinde yapılan aramada, 2 adet yabani kavak sırığının ele geçirilerek, suç tutanağı düzenlendiği, sanığın bu sırıkları el testeresi ile kestiği ve kesim yapılan yerin orman sahası içinde kaldığı tespit edilerek sanık hakkında 6831 sayılı Yasanın 91/1 maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle Sulh Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, Sulh Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında mahallinde keşif icra edildiği, orman bilirkişisinin, suça konu yerin orman vasfında olmadığını, fen bilirkişisinin ise bu yerin ..nolu parsel sınırları içinde kaldığını bildirdikleri, ... nolu parselin tapu kaydının incelenmesinde, temyiz incelemesine konu olan dosya müştekileri adına 1972 yılında tarla vasfıyla tescil edildiğinin anlaşıldığı, o dosya kapsamında tanık olarak dinlenen tapu maliklerinin, sanıktan şikayetçi oldukları, sanığa kesim yapması için izin vermediklerini beyan ettikleri, B.. M..nin 23.5.2012 tarih 2011/484 Esas 2012/791 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 6831 sayılı Yasanın 116/A-2-son maddesi uyarınca 100 TL idari para cezas?? ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın özel mülkiyete tabi tapulu yerden izinsiz ağaç kesme şeklinde gerçekleşen eyleminin aynı zamanda hırsızlık suçunu oluşturduğundan bahisle suç duyurusunda bulunulduğu, bunun üzerine sanığın TCK'nın 141/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle Bafra 1. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası ikame edildiği, 726 nolu parselin tapu maliklerinin müşteki sıfatıyla dinlenmelerinde, sanığın 30-40 yıldır kendi arazilerinden kesim yaptığı, bu hususta sanığa izin vermedikleri, sanığın köyde de sürekli ağaç kestiğini beyan ederek şikayetçi oldukları, sanığın ise suça konu yerin ormanlık alan olduğunu sandığı, bu yerin müştekilere ait olduğunu bilmediği yolunda savunmada bulunduğu anlaşılmakla;6831 sayılı Yasanın 116. maddesi ile orman sayılmayan yerlerdeki ağaç ve ağaçcıklardan, sahiplerinin hangi şekilde faydalanacaklarının hüküm altına alındığı, maddenin A-1. bendinde, ağaçların sahiplerinin, her türlü zâti ihtiyaçları ve pazar satışları için hiçbir kayıt ve şarta tâbi olmadan kesim ve taşıma yapabileceklerinin; 2. bendinde ise kesilen ağaçların Devlet Ormanlarında bulunan ağaç nevilerinden olması halinde bu ağaçlar için bir tutanak düzenleneceğinin; aynı maddenin son bendinde ise bu madde kapsamındaki hükümlere aykırı hareket edenlere 100 Türk Lirası idarî para cezası verileceğinin öngörüldüğü, suça konu yabani kavak ağaçlarının Devlet Ormanlarında yetişen ağaç nevinden olduğu hususu orman idaresi tarafından bildirilmiş ise de, ilgili maddenin orman sayılmayan yerlerdeki ağaç sahiplerine yönelik hükümler getirdiği, sanığın kesim yapılan tapulu yerin ve suça konu ağaçların sahibi olmadığı gibi müştekilerden kesim yapma hususunda izin de almadığı anlaşılmakla, sanık hakkında B.. M..nin 23.5.2012 tarih 2011/484 Esas 2012/791 Karar sayılı kararı ile hükmedilen 100 TL idari para cezasının hukuki dayanaktan yoksun bulunduğu; öte yandan, müştekilerin, sanığın 30-40 yıldır kendi arazilerinden ağaç kestiği, müşteki N.. C..'ın, 24.9.2012 tarihli beyanında, sanık tarafından öncesinden kesilen ağaçları kendilerinin görüp aldıkları, sanığın da kendilerine “ağaçları neden aldınız” şeklinde haber gönderdiği yolundaki beyanları ile suça konu tapulu bu yerin 1972 yılından beri müştekilerin kullanımında olduğu gözetildiğinde, müştekiler ile aynı köylü olan sanığın suça konu ağaçların dikili bulunduğu yerin müştekilere ait olduğunu bilebilecek durumda olduğu, bu haliyle sanığın müştekilerin tapulu arazisi içinde kalan yerden kavak ağacı kesmesi eyleminin TCK nın 141/1 maddesi kapsamında kaldığı, ancak 5326 sayılı Kanunun 15/3. maddesindeki aynı eylem nedeniyle sanığa hem ceza hem de idari yaptırım kararı tertip edilemeyeceği yönündeki yasal düzenlemede dikkate alınarak, idari para cezasına dair hükmün kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak, kesinleşme hususunda idari para cezasına dair mahkumiyetin, suçtan zarar gören müştekiler tarafından vasıf yönünden temyize hakları bulunduğu gözetilip; kesinleşmesi halinde eldeki davanın reddine karar verilmesi gerektiği; kesinleşmediğinin anlaşılması halinde ise her iki dava dosyasının birleştirilmesi ile sonucuna göre karar verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık H.. K.. ve o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 28.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.