MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hırsızlık, mala zarar verme HÜKÜM : MahkumiyetMahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.04.2009 gün ve 2008/9-271 E. - 2009/92 K. sayılı kararında açıklandığı üzere; CMUK'un 295. maddesinde yasa yolu başvuru hakkından vazgeçme ve geri alma müesseseleri birlikte düzenlenmiş iken, CMK'nın 266. maddesinde yalnızca geri alma hakkının kabul edildiği dikkate alınarak, sanığın mahkemeye hitaben yazdığı 25.10.2013 tarihli dilekçedeki dosyanın onanması yönündeki talebin, bu tarih itibariyle henüz gerçekleşmiş bir temyiz istemi bulunmadığından temyiz isteminden vazgeçme niteliğinde kabul edilemeyeceği, yasa yolu başvurusundan vazgeçme niteliğinde kabul edilebilecek bu istemin, CMK'nın 266. maddesinin açık hükmü uyarınca sanık müdafiinin 29.10.2013 tarihli dilekçeyle süresinde yaptığı ve geçerli olan temyiz başvurusu üzerine temyiz incelemesi yapılmasına engel oluşturmayacağı gözetilerek yapılan incelemede;Hırsızlık suçu açısından sanığın eylemi TCK'nın 142/1-b maddesi kapsamında kaldığı halde aynı maddenin (e) bendiyle uygulama yapılması sonuca etkili görülmediğinden; sanığın ihbar üzerine olay yerine gelmekte olan kolluk görevlilerince kesintisiz takip olmaksızın, olay yerine 50-100 metre mesafede görülerek kovalamaca sonucu yakalandışı, sanığın bu şekilde suça konu eşyaları hakimiyet alanına geçirmiş olduğunun anlaşılması karşısında, hırsızlık suçunun tamamlandığı dikkate alınmadan sanık hakkında TCK'nın 35/2. maddesi uyarınca indirim yapılarak eksik ceza tayini, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.Ancak; 1-Tekerrür uygulamasına esas gösterilen ilamda birden fazla hükümlülük kararı bulunması karşısında, 5275 sayılı CGTİHK'nin 108/2. maddesi gözetilerek hangi hükümlülüğün tekerrür uygulamasına esas alındığının gösterilmemesi, 2-5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasanın 108/4, 5, 6. fıkralarında “Hakim, mükerrir hakkında cezanın infazının tamamlanmasından sonra başlamak ve bir yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirler. Tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde, koşullu salıverilmeye ilişkin hükümler uygulanır. Hakim, mükerrir hakkında denetim süresinin uzatılmasına karar verebilir. Denetim süresi en fazla beş yıla kadar uzatılabilir.” hükmünü düzenlemiştir. Dolayısıyla denetim süresini belirleme ve gerektiğinde uzatma görevi, hükmü veren mahkemeye değil, hükümlünün infaz aşamasındaki davranışlarını da değerlendirerek koşullu salıverme ile ilgili kararı verecek mahkemeye aittir. Buna göre; hüküm kurulurken mükerrir olan sanık hakkında TCK’nın 58/7. maddesi uyarınca “mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” karar verilmesiyle yetinilmesi gerekirken infazı kısıtlayacak şekilde denetimli serbestlik tedbirinin süresinin de belirlenmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasından TCK’nın 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin TCK’nın 58. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümlerin çıkarılarak yerine “Sanığın mükerrir olduğu anlaşıldığından TCK'nın 58. maddesi uyarınca cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, Karşıyaka 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 11.01.2008 tarih ve 2007/341 E.- 2008/16 K. sayılı ilamı ile hırsızlık suçundan tayin edilen 3 yıl 4 ay hapis cezasının tekerrür uygulamasına esas alınmasına," cümlesinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.