Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2440 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 36413 - Esas Yıl 2013





Nitelikli hırsızlık suçundan sanık M.. Ö..’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1 -b, 35/2 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/04/2008 tarihli ve 2008/156 esas, 2008/267 sayılı kararı tekerrüre esas olması sebebiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 58/7. maddesine göre sanığa verilen hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair Ankara 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/07/2011 tarihli ve 2011/119 esas, 2011/285 sayılı kararının kesinleşmesine müteakip, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca tekerrür konusunda tereddüt oluştuğundan bahisle karar verilmesi talebi üzerine, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 108/3. maddesi uyarınca uygulamanın iki defa mükerrirlere özgü infaz rejimi içerisinde yapılmasına ilişkin aynı Mahkemenin 08/04/2013 tarihli ve 2011/119 esas, 2011/285 sayılı ek kararına yapılan itirazın reddine dair Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/04/2013 tarihli ve 2013/318 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 12/07/2013 tarih ve 2013/11268/45085 sayılı kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/12/2013 tarih ve 2013/250322 sayılı ihbarnamesiyle dairemize gönderilmekle incelendi.MEZKUR İHBARNAMEDEYargıtay Ceza Genel Kurulunun 06/03/2012 gün ve 2012/384/82 sayılı ilâmında “5237 sayılı Kanun’un 58. maddesinde düzenlenmiş bulunan ve güvenlik tedbirlerine ilişkin bölümde yer alan “tekerrür” infaz hukukundan daha çok maddi ceza hukukuna ilişkin bir kurumdur. Hükümlülüğün yasal sonucu olmaması nedeniyle 5275 sayılı Kanun’un 98 ve devamı maddeleri uyarınca infaz aşamasında bu konuda karar alınması mümkün değildir. Tekerrür koşullarının bulunup bulunmadığı, hükümlü hakkında kaçıncı kez tekerrür hükümlerinin uygulandığı ve tekerrür nedeniyle hükümlünün cezaevinde kalacağı süreye eklenecek sürenin belirlenmesi için mahkûmiyet hükmünde açıkça hangi hüküm nedeniyle kişinin mükerrir sayıldığının yani hangi mahkûmiyetin tekerrüre esas alındığının belirtilmesi zorunludur.Mükerrirlere özgü infaz rejimi ise 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun da düzenlenmiş olup “Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi ve Denetimli Serbestlik Tedbiri” başlıklı 108. maddesinin 2. fıkrasında “Tekerrür nedeniyle koşullu salıverme süresine eklenecek miktar, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamaz” hükmüne yer verilmiş, 1. fıkrasının (c) bendine göre ise mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına karar verilenler hakkında infaz koşulları ağırlaştırılarak koşullu salıverilme süresi, süreli hapis cezasında cezanın dörtte üçü olarak belirlenmiştir.Ayrıca, aynı maddenin 3. fıkrasında da “İkinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması durumunda, hükümlü koşullu salıverilmez” düzenlenmesine yer verilmiştir. Sanık hakkında birinci tekerrürün koşullarının oluşması nedeniyle tekerrür hükümleri uygulandıktan ve bu tekerrür uygulanan mahkûmiyet kesinleştikten sonra, yeniden tekerrür hükümlerinin uygulanmasını gerektiren bir suçun işlenmesi halinde ikinci defa tekerrür hükümleri uygulanacak ve hükümlü artık koşullu salıvermeden yararlanamayacaktır.” şeklinde gösterildiği, 04/07/2011 tarihli kararda sanık hakkında 2. kez tekerrür uygulandığı belirtilmeden 08/04/2013 tarihli ek kararla ikinci defa tekerrür uygulanmasına karar verilmesinde İsabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşılmış olmakla,GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı incelenen dosya içeriğine göre yerinde görüldüğünden kabulü ile hırsızlık suçlarından hükümlü M.. Ö.. hakkında Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 11.04.2013 tarih ve 2013/318 değişik iş sayılı kararın 5271 sayılı CMK'nın 309. Maddesi gereğince BOZULMASINA, müteakip işlemlerin merciince yerine getirilmesine, dosyanın mahal mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 04.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.