Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23703 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22571 - Esas Yıl 2014





Tebliğname No : KYB - 2014/172437Hırsızlık suçundan sanık M.. K..’ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 493/1, 522 ve 59/2. maddeleri gereğince 4 sene 10 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına dair Gaziantep 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/06/2000 tarihli ve 2000/494 esas, 2000/496 sayılı kararının infazı sırasında 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun lehe hükümlerinin uygulanması talebi üzerine, sanığın talebinin reddine ilişkin aynı Mahkemenin 10/06/2005 tarihli ve 2000/493 esas, 2000/495 sayılı ek kararına karşı Adalet Bakanlığının 05/05/2014 tarih ve 2014/8858/30084 sayılı yazısı ile Kanun Yararına Bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12/05/2014 tarih ve 2014/172437 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle incelendi.MEZKUR İHBARNAMEDE;Dosya kapsamına göre,1-Uyarlama yargılaması yapılırken infaz yasası hükümleri nazara alınmaksızın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme karşısında, önceki ve sonraki temel ceza kanunlarının ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında uygulanan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'na ilişkin hükümlerin karar yerinde gösterilmeyerek yazılı şekilde uyarlama isteminin reddine karar verilmesinde,2-5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi uyarınca hükümlünün yararına olan hükmün önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağı gözetilerek, temel cezanın ne şekilde saptanacağının belirlenmesi ve bireyselleştirmenin yapılması için duruşma açılması gerektiğinin gözetilmemesinde,3-Sanığın, müştekiye ait işyerinin kapı kilidini kırarak hırsızlık suçunu işlediğinin anlaşılması karşısında, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 493/1. maddesindeki cezanın yukarı haddi 5 yıl olarak takdir edilmesine rağmen bu kez uyarlama yargılamasına ilişkin olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 3/1. maddesinde belirtilen "Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur", şeklindeki orantılılık ilkesine aykırı olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b. maddesinde belirlenen eylemde öngörülen cezanın en üst haddi olan 5 yıl hapis cezası olarak değerlendirme yapılarak uyarlama isteminin reddine karar verilmesinde, isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşılmış olmakla, GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay C. Başsavcılığının ihbar yazısı, incelenen dosya içeriğine göre farklı gerekçeyle yerinde görüldüğünden kabulü ile hırsızlık suçundan hükümlü Mustafa Karaman hakkında Gaziantep 1. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 10.06.2005 gün ve 2000/493-2000/495 sayılı ek kararın 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasının 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca Mahkemesince duruşma açılmak suretiyle yargılama yapılıp; 5237 sayılı TCK’nın 7/2 ve 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi uyarınca sanık yararına olan hükmün önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkacak sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağı gözetilip, anılan Yasanın 141 ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı TCY'nın 493/1 maddesinde yer alan suçun öğelerinin farklı olduğu nazara alınıp; somut olayda sanığın fikir ve eylem birliği içerisinde suç ortağı Nurettin Karaboğa ile birlikte geceleyin müştekinin işyerinin demir daraba kapı kilidini levye demir ile kırmak suretiyle içeri girerek hırsızlık yapma şeklinde gerçekleşen eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 143. maddelerine uyan hırsızlığın yanı sıra, TCK’nın 37. maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 116/2-4, 119/1-c ve 151/1. maddelerine uyan geceleyin işyeri dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçunu da oluşturduğu; bu suçlardan mala zarar verme ve iş yeri dokunulmazlığını ihlâl suçlarının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 73/8 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Uzlaşma" başlıklı 253. maddesi uyarınca uzlaşmaya tabi suçlardan olması nedeniyle öncelikle duruşma açılarak “uzlaşma” hükümlerinin uygulanması; sonucuna göre de 765 sayılı TCY ile 5237 sayılı TCY’nın ilgili maddeleri uyarınca denetime olanak verecek şekilde ayrı ayrı uygulamalar yapılıp, cezalar belirlenip, sonuç cezaların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe olan yasanın belirlenip gereken hükmün verilmesine, infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağının gözetilmesine, 07.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.