Tebliğname No : 6 - 2011/309751MAHKEMESİ : İstanbul 51. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 25/05/2011NUMARASI : 2008/2239 (E) ve 2011/531 (K)SUÇ : Hırsızlık, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanmakMahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:I-Sanık hakkında hırsızlığa teşebbüs suçundan kurulan hüküm ile ilgili temyiz talebinin incelenmesinde;Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.Ancak;Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (c) fıkrasındaki velayet hakkından, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun, kendi altsoyu açısından koşullu salıverme tarihine; kendi altsoyu dışındaki kişiler yönünden ise, cezasının infazı tamamlanıncaya kadar süreceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanık Y.. Ç..'un temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından ''TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasına’’ ilişkin bölüm çıkarılarak, yerine ‘‘TCK’nın 53/1. maddesinde belirtilen ve 53/3. maddesindeki kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri dışındaki haklardan sanığın mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; 53/3. maddesi gözetilerek 53/1-c maddesi uyarınca kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına’’ cümlesinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, II-Sanık hakkında başkasına ait kimlik bilgilerini kullanmak suçundan kurulan hüküm ile ilgili temyiz talebinin incelenmesine gelince;Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir. Ancak;Sanığın aşamalarda alınan beyanlarında, korktuğundan kolluk görevlilerine ismini C.. C.. olarak söylediğini, ancak pişman olup sonradan gerçek isim ve kimlik bilgilerini polislere bildirdiğini ifade ettiği, yine 29.09.2005 tarihli şüpheli ifade tutanağı içeriğine de sanığın isminin C.. C.. olarak tutanağa geçirildikten sonra esas isminin Y.. Ç.. olduğunu, muhtarlıkta kaydının olduğunu söylediğinin belirtildiği, buna karşın 28.09.2009 tarihli tutanaklar ile savcı görüşme tutanağı içeriğinde ise yapılan araştırma ve inceleme sonucu sanığın isminin Y.. Ç.. olduğunun anlaşıldığının belirtilmesi karşısında; 28.09.2005 tarihli tutanağı düzenleyen kolluk görevlilerinin sanığın gerçek ismine nasıl ulaşıldığı konusunda tanık olarak beyanlarına başvurulup sonucuna göre sanık hakkında TCK'nın 269. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanık Y.. Ç..'un temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 16.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.