Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19810 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 31746 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : HırsızlıkHÜKÜM : MahkumiyetMahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:1-Hırsızlık eyleminin gerçekleştiği tarihten yaklaşık 10 gün sonra sanıklardan ...’in kamyonetine ... evinde bulunan hurda bakır kazan ve leğenleri yüklerken yakalandıkları, sanık ...'ın evinin önünde çok sayıda hurda malzeme olduğu, ancak bu malzemeler arasında katılana ait hurda malzemelerin ele geçirilemediği, suçun işlendiği işyerinde yapılan incelemede maddi bir delilin elde edilmediği, müştekinin sanıkları hırsızlık yaparken görmediği gibi gören bir tanığın da tespit edilmediği, sanık Ahmet'in hurda işi yaptığı, olay günü ... İl merkezinde de hurdacı dükkanına sattıkları, ancak katılana ait hurda malzemelerin de bu işyerinde bulunamadığının anlaşılması, sanıkların hurda sattıklarını kabul etmelerine karşın katılana ait hurda malzemeleri çalmadıklarına yönelik aşamalarda değişmeyen savunmaları karşısında; mahkûmiyetin kesin maddi delillere dayanılarak verilmesi gerektiği gözetilerek sanıkların atılı suçları işlediğine dair delillerin nelerden ibaret olduğu açıklanmadan sanıkların beraatleri yerine yazılı biçimde, sanıklardan ...’in hakkında uygulama yeri bulunmayan 5237 sayılı TCK'nın 30/4 maddesi yollaması ile 5271 sayılı CMK'nın 223/3-d maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına ve ... ile ...’in mahkumiyetlerine karar verilmesi,2-Kabule göre de; sanık ... hakkında, TCK.nun 6/1-f-h maddeleri gereğince suçu meslek edinen ihtiyadi suçlu kabul edilerek aynı Kanunun 58/9 maddesi uyarınca mükerirlere özgü infaz rejimine tabi olup infazdan sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmiş ise de; sanığın suçu meslek edinen kişi mi yoksa ihtiyadi suçlu mu olduğunun tam olarak açıklanmadığı, sanığın suçu meslek edinen kişi ise ne şekilde geçimini suçtan elde ettiğinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıklanmasının gerektiği, eğer ihtiyadi suçlu ise 1 yıl içerisinde hangi tarihlerde 3 kez hangi suçları işlediğinin belirtilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ve uygulamaya göre de 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 108. maddesi uyarınca denetim süresini belirleme ve gerektiğinde uzatma görevinin, hükmü veren mahkemeye değil, hükümlünün infaz aşamasındaki davranışlarını da değerlendirerek koşullu salıverme ile ilgili kararı verecek olan mahkemeye ait olduğu düşünülmeden sanık hakkında TCK’nın 58/7. maddesi gereğince “cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” karar verilmesiyle yetinilmesi gerektiği gözetilmeden “1 yıl denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” şeklinde hüküm verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, üst Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 14.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.