Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18486 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14275 - Esas Yıl 2015





Tebliğname No : 2 - 2015/231699MAHKEMESİ : Akşehir 1. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 07/04/2015NUMARASI : 2012/271 (E) ve 2015/273 (K)Suç : Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığının ihlali, mala zarar vermeMahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Dairemizin 20.02.2012 tarih ve 2011/1005 esas, 2012/3616 karar sayılı bozma ilamında; suçun sanıklar tarafından işlendiğinin kabul edilmesi, suçun nitelendirilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığının belirtilmesi, 5237 sayılı TCK'nın 7/2 ve 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi uyarınca lehe yasanın tespiti bakımından, sanıkların sabit kabul edilen eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunundaki karşılığının ve karşılaştırmanın hangi hususları içermesi gerektiğinin gösterilmesi nedeniyle bozma sonrası yargılamada, yukarıda değinilen hususlar çerçevesinde yargılamaya devam edilip hükmün gerekçesinin de bozma ilamında belirtilen noksanlıkların giderilmesine yönelik oluşturulması karşısında; tebliğnamedeki gerekçe ile bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.A- Sanıklardan M.. Y.. hakkında hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını ihlal; D.. A.. ve M.. A.. hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde;Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.Ancak;1- Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 günlü, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan kısmi iptal kararı uyarınca, 5237 Sayılı TCK 53. madde 1. fıkra (b) bendinde düzenlenen “seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına” hükmünün iptal edilmesi nedeniyle uygulanamayacağının gözetilmesi zorunluluğu ve kasten işlemiş olduğu suç dolayısıyla hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanık M.. Y..’ın, 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (a), (c), (d) ve (e) bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği; diğer taraftan 5237 sayılı TCK'nın 53. maddenin 3. fıkrasına göre, uzun süreli hapis cezası ertelenen sanıklar D.. A.. ve M.. A.. hakkında ise, mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar aynı maddenin 1. fıkrasının (c) bendindeki, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yoksunluğun uygulanamayacağı, buna karşılık aynı maddenin 1. fıkrasının (a) ve (d) bentleri ile (c) bendindeki kendi altsoyu dışındaki kişiler bakımından velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluklarının uygulanması gerektiğinin, (e) bendindeki hak yoksunluğunun ise uygulanabileceği, gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, 2- 5377 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle 29.06.2005 tarihinde 5237 sayılı TCK'nın 7/3. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, 01.06.2005 tarihinden önce işlenen suçlar yönünden, 5237 sayılı Kanun’un lehe olduğu kabul edilerek yapılan uygulamalarda, aynı Kanun’un 58. maddesinde düzenlenen mükerrirlere özgü infaz rejimi hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar M.. Y.., D.. A.. ve M.. A.. müdafilerinin temyiz istemleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık M.. Y.. hakkındaki hüküm fıkralarından “TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün” çıkartılarak, yerine “Kasten işlemiş olduğu suç için hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (a), (c), (d) ve (e) bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına” cümlelerinin eklenmesi, cezanın 5237 sayılı TCK'nın 58/6. maddesine göre mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin bölümün çıkartılması ve sanıklar D.. A.. ve M.. A.. hakkındaki hüküm fıkralarından “TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün” çıkartılarak, yerine “Sanığın kasten işlemiş olduğu hapis cezasının kanuni sonucu olarak 5237 sayılı TCK'nın 53/1. maddesinin (a), (c), (d) ve (e) bentlerinde belirtilen haklardan sanığın mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına ve (c) bendinde yer alan velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğunun kendi alt soyu bakımından sanık hakkında uygulanmamasına” cümlelerinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, B- Sanıklardan M.. Y.., D.. A.. ve M.. A.. hakkında mala zarar vermek suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;Müştekinin, 22.03.2004 tarihinde jandarmaya verdiği ifadede, kimseden şikayetçi olmadığını söylediğinin ve 17.06.2004 tarihli oturumda da, bu ifadesinin içeriğini doğruladığının anlaşılması karşısında; 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 73/4 maddesi gereğince mala zarar vermek suçundan mağdurun şikayetinin olmamasının davanın düşmesi sonucunu doğuracağından 5252 sayılı Kanun’un 9/3. maddesi uyarınca lehe olan yasanın tespitinde değerlendirmeye alınmaması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde sanıkların bu suçtan da mahkumiyetine karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar M.. Y.., D.. A.. ve M.. A.. müdafilerinin temyiz istemleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 24.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.