Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18476 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14590 - Esas Yıl 2015





Tebliğname No : KYB - 2015/294217Hırsızlık suçundan suça sürüklenen çocuk H.. K..’nın, 5237 sayılı TCK'nın 141/1 ve 31/3. maddeleri gereğince 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Çeşme Asliye Ceza Mahkemesinin 06.11.2012 tarih ve 2009/231 esas, 2012/748 karar sayılı kararına karşı, Adalet Bakanlığı'nın 12.08.2015 gün ve 94660652-105-35-5835-2015-16515/52988 sayılı yazısı ile kanun yararına bozma ihbarında bulunulduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 18.09.2015 gün ve 2015/294217 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,MEZKUR İHBARNAMEDE;Kayden ......1988 doğumlu olup olay tarihinde 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuk hakkında;1- 5395 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 253 ve 254. maddeleri uyarınca yöntemine uygun olarak uzlaştırma girişiminde bulunulması gerektiği gözetilmeden, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında suça sürüklenen çocuğun usulüne uygun şekilde uzlaşma hükümlerinden yararlandırılmamasında,2- Sanığın adli sicil kaydına göre, 5237 sayılı TCK'nın 51/1-a maddesi gereğince daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmediği hâlde, sanığın sabıkalı olduğundan bahisle cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesinde,3- 5271 sayılı CMK'nın 150/2. maddesinde yer alan "müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafii görevlendirilir" şeklindeki düzenleme karşısında, suça sürüklenen çocuğa müdafii tayin edilmeksizin, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle karar verilmesinde,4- 5237 sayılı TCK'nın 50/3. maddesinin emredici hükmü karşısında suça sürüklenen çocuk hakkında hükmedilen bir yıl hapis cezasının, aynı Kanun’un 50/1. maddesinde yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinde yasal zorunluluk olduğunun gözetilmemesinde, isabet görülmediğinden, anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.TÜRK MİLLETİ ADINAGEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ihbar yazısı incelenen dosya içeriğine göre;(1), (2) ve (3) numaralı kanun yararına bozma istemleri nedeniyle yapılan incelemede;Ceza muhakemesinde geçerli derhal uygulama ilkesi gereğince, suça sürüklenen çocuğun, fiili işlediği esnada 15-18 yaş grubunda olmasına rağmen iddianamenin düzenlendiği, kamu davasının açıldığı ve savunmasının alındığı tarihler itibariyle 18 yaşını doldurduğu ve kovuşturma aşamasında yapılan işlemlerde artık zorunlu müdafiliğin uygulanmasına gerek bulunmadığının; suça sürüklenen çocuğun 21.06.2010 ve 05.03.2012 tarihindeki savunmalarında, müştekinin maddi ve manevi zarar ziyan talebi varsa karşılamak istemediğine dair beyanı nedeniyle, fiilen uzlaşmanın gerçekleşmeyeceğinin kabulü ile 5271 sayılı CMK’nın 253 ve 254. maddesinde belirtilen şekilde uzlaşma girişiminde bulunulmadan yargılamaya devam edilerek hüküm verildiğinin ve suça sürüklenen çocuğun daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması, suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması durumunda uygulanabilecek olan 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesi ile uygulama yapılmamış ise de, suç tarihinden önce işlediği iki adet hırsızlık suçundan kesinleşmiş adli para cezası mahkumiyetleri nedeniyle suça sürüklenen çocuğun sabıkalı geçmişi ve duruşmalar sırasında izlenen durumunun değerlendirilmesi sonucunda edinilen olumsuz kanaate göre cezasının ertelenmemesi gerektiği sonucuna ulaşıldığının anlaşılması karşısında ve ayrıca 5237 sayılı TCK'nın 50/3. maddesi gereğince kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırıma çevrilmesi zorunlu olduğundan, yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteminin REDDİNE,(4) numaralı kanun yararına bozma istemi nedeniyle yapılan incelemeye gelince;Kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüş olduğundan kabulü ile hırsızlık suçundan suça sürüklenen çocuk H.. K.. hakkında Çeşme Asliye Ceza Mahkemesinin 06.11.2012 tarih ve 2009/231 esas, 2012/748 karar sayılı hükmün 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma uygulamaya yönelik olduğundan aynı maddenin 4. fıkrasının (d) bendi gereğince, hüküm fıkrasının 5237 sayılı TCK'nın 141/1, 31/3 maddeleri uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılması ile ilgili hüküm fıkralarından sonra gelmek üzere, tayin olunan hapis cezasının TCK'nın 50/3 maddesi delaletiyle 50/1. maddesindeki seçenek yaptırımlardan adli para cezasına çevrilmesi uygun görüldüğünden “Hükmolunan 1 yıl hapis cezasının 5237 sayılı TCK'nın 50/1-a ve 52/2 maddesi gereğince bir gün karşılığı takdir edilen 20 TL’den paraya çevrilmesi suretiyle 7.300 TL. adli para cezası ile cezalandırılmasına” cümlesinin eklenmesine ve (c) bendinde yer alan “cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine yer olmadığına,” dair ibarenin çıkartılmasına, karardaki diğer hususların aynen yerinde bırakılmasına, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 24.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.