Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12130 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 24046 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hırsızlığa teşebbüs, mala zarar vermeHÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Sanık ile suça sürüklenen çocuk son oturumda hazır bulunmalarına ve suça sürüklenen çocuğa atanmış müdafii bulunmamasına rağmen, hüküm fıkrasında "sanıkların yokluğunda ve zorunlu müdafii huzurunda karar verildiği" yazılmak suretiyle, CMK'nın 220. ve 232. maddelerine aykırı davranılması, sonuca etkili olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır. I-Sanık ... hakkında hırsızlığa teşebbüs suçundan kurulan hükmün temyiz incelenmesinde; Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.Ancak; 1-5237 sayılı TCK'nın 53/1. maddesinin (c) fıkrasında yer alan ve koşullu salıverme tarihine kadar süren hak yoksunluğunun sadece sanığın “kendi altsoyu” üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından olduğunun gözetilmemesi suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması, 2-Bu dava sebebiyle yapılan toplamda 40 TL yargılama giderinden sanığın ve suça sürüklenen çocuğun ayrı ayrı sarfına neden oldukları 20 TL davetiye giderinin 6352 sayılı yasanın 100. maddesi ile CMK'nın 324. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen cümle gereğince, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan az olduğunun ve bu nedenle sanığa ve suça sürüklenen çocuğa yargılama gideri olarak yükletilemeyeceğinin gözetilmemesi,3-Kabule göre de; Yargılama giderlerinin sanığa ve suça sürüklenen çocuğa sebep oldukları tutar kadar ayrı ayrı yükletilmesi gerektiği gözetilmeden, sanıktan ve suça sürüklenen çocuktan müştereken alınmasına karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 326/2. maddesine aykırı davranılması, Bozmayı gerektirmiş, sanıık ...'un temyiz istemi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi yollamasıyla, 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından 53. maddenin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılarak, yerine ''53/1. maddesinde belirtilen ve 53/3. maddesindeki kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri dışındaki haklardan sanığın mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; 53/3. maddesi gözetilerek 53/1-c maddesi uyarınca kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına'' cümlesinin yazılmasına ve yargılama giderlerinin tahsiline ilişkin bölümün çıkarılarak yerine, ''bu dava sebebiyle yapılan ve sanık ile suça sürüklenen çocuğun ayrı ayrı sarfına sebebiyet verdikleri 20'şer TL yargılama giderinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan az olması nedeniyle 5271 sayılı CMK'nın 324/4. maddesi uyarınca Devlet Hazinesine yüklenmesine” cümlesi eklenmek suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, II-Sanık ... hakkında mala zarar verme, suça sürüklenen çocuk ... hakkında hırsızlığa teşebbüs ve mala zarar verme suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelenmesine gelince; Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanık ve suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.Ancak; 1-Sanık ... ile suça sürüklenen çocuk ...'ın 12.06.2013 tarihli son oturumda "zararı gidermek için müştekiye başvurduklarını ancak müştekinin kabul etmediğini" söylediklerinin anlaşılması karşısında, mahkemece sanık ve suça sürüklenen çocuğa makul süre verilerek tevdi mahalli de gösterilip, tespit edilen zararı giderme olanağı sağlandıktan sonra sonucuna göre TCK'nın 168/2. maddesinin uygulanma şartlarının değerlendirilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, 2-Sanık ... yönünden, 5237 sayılı TCK'nın 53/1. maddesinin (c) fıkrasında yer alan ve koşullu salıverme tarihine kadar süren hak yoksunluğunun sadece sanığın “kendi altsoyu” üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından olduğunun gözetilmemesi suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması, 3-Suça sürüklenen çocuk ...'ın, suç tarihinde 18 yaşını tamamlamamış olması ve suç tarihi itibariyle daha önce hapis cezasına mahkûm edilmediğinin anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 50/3. maddesi gereğince, hükmedilen kısa süreli hapis cezalarının aynı Kanunun 50/1. maddesinde öngörülen seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinde zorunluluk bulunduğunun gözetilmemesi, 4-TCK'nın 53/4. maddesine göre, suç tarihi itibariyle 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuk ... hakkında aynı Yasanın 53/1. maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ile suça sürüklenen çocuk ...'ın temyiz istemleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 30.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.