Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 995 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 445 - Esas Yıl 2013





... vekili Avukat ... ile ... vekili avukat ... ... aralarındaki dava hakkında.....Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 7.10.2010 gün ve 46-481 sayılı hükmün Dairemizin 17.1.2012 tarih ve 2011/4353-2012/363 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu. K A R A RDavacı, çocuk yuvası ve etüd merkezi çalıştırmak üzere davalı ile aralarında bir adi ortaklık kurduklarını resmi işlemlerin, idareci ortak olan davalı adına yapıldığını, kar ve zararın yarı yarıya olmasının kararlaştırıldığını, ortaklık için 10.000 TL nakit para verdiğini ve aynı zamanda haftanın belli günlerinde öğretmenlik yaparak emeğini koyduğunu, ancak davalının şimdiye kadar kendisine kar payı vermediği gibi hesap vermekten de kaçındığını, ortaklığın devamı imkanının kalmadığını ileri sürerek, davalıdan hesap istenmek suretiyle ortaklığın fesih ve tasfiyesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 6000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, taraflar arasında kurulan adi ortaklığın feshedildiğinin tespiti ile, yapılan tasfiye sonucuna göre davacının idareci ortak olan davalıdan alacağının bulunmadığı, davacının davalıya tasfiye sonucuna göre 775,59 TL borçlu bulunduğunun tespiti ile, bu miktarın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davacının alacak talebi sabit olmadığından reddine karar verilmiş, taraflarca temyiz edilen hüküm Dairemizce, davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazları reddedilerek, “Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının şahsi harcamaları için ortaklıktan 4537,84 TL para çektiği belirtilmiş ve mahkemece de bu husus kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Bilirkişi bu belirlemeyi ortaklığın ticari defterlerine dayanarak yapmıştır. Ne var ki, ticari defterlerin noter kapanış tasdiklerinin yapılmadığı gibi, idareci davalı ortak tarafından tutulduğu 2013/445-995Da anlaşılmaktadır. Davacı, davalının yönetici ortak olduğu işletmeden para almadığını iddia etmiş olup, davacının gerçekten ortaklıktan para aldığına dair davacının imzası ve kabulünü taşıyan bir belge sunulmamıştır. Az yukarıda belirtildiği gibi, davalı idareci ortak tarafından tutulan ve noter kapanış tasdiki de yaptırılmayan ticari defterlere dayanılarak davacının ortaklıktan para aldığının kabulü olanaksızdır. Hal böyle olunca davacının ortaklıktan 4537,84 TL para aldığının yasal delillerle kanıtlanamadığı kabul edilerek hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekir. Mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek yazılı şekilde karar vermiş olması usul ve yasaya aykırıdır.” Gerekçesiyle hüküm davacı yararına bozulmuş, davalı bu kez karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Dava, taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiyesi istemine ilişkin olup, yönetici ortak olan davalı, ortaklığın devamı süresince her iki ortağın da zaman zaman ortaklık kasasından para aldıklarını, alınan bu paraların da tasfiye hesabında dikkate alınmasını istemiş, delil olarak da, el yazısı ile yazılmış defterleri göstermiştir. Gerçekten de cilt kapağı üzerinde “Okul Defteri” yazısı bulunan kareli ve cilt kapağı üzerinde “...” yazısı bulunan çizgili defterler incelendiğinde, her iki tarafın da adlarının ve çekilen para miktarlarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı, “defterdeki yazıların kendisine ait olmadığını, belirtilen miktarlarda da para almadığını” ileri sürmüşse de, yapılan bilirkişi incelemesinde, söz konusu defterlerdeki davacının ismi altında bulunan yazıların (bilirkişi tarafından kırmızı kurşun kalemle işaretlenmek suretiyle), davacı ... elinden çıktığı belirlenmiştir. Kaldı ki davacı asil 1.6.2007 tarihli celsedeki ifadesinde de aynen “ayrıca biz ortaklığımız süresince kasadan para alındığı zaman bir defter tuttuk. Bu deftere de kimin ne kadar aldığını işaretledik.” şeklinde beyanda bulunmak suretiyle, ortakların zaman zaman ortaklık hesabından para aldıklarını ve bunu da kendi el yazıları ile tuttukları bir deftere işlediklerini de kabul etmiştir. Bu nedenle ortaklığın tasfiye hesabı yapılırken, söz konusu defter kayıtlarına göre, her iki tarafın ortaklıktan çekmiş oldukları bu paraların da hesaba katılması gerekli ve zorunludur. Başka bir ifade ile, 1.7.2010 tarihli bilirkişi raporunda, her bir ortağın işletmeden çekmiş oldukları (davacı ...’ın çektiği 4.537,84 TL, davalı ... Hepnarlıların çektiği 11.403,30 TL) miktarların tasfiye hesabında dikkate alınmasında, herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Her ne kadar Dairemize ait bozma ilamında, “bilirkişinin, davacının ortaklıktan 4.537,84 TL para çektiğine ilişkin belirlemeyi, ortaklığın ticari defterlerine 2013/445-995dayanarak yaptığından bahisle, noter kapanış tasdikleri bulunmayan ve idareci ortak olan davalı tarafından tutulan ticari defterlere dayanılarak davacının ortaklıktan para aldığının kabul edilmesinin olanaksız olduğu” belirtilmişse de, bilirkişi tarafından yapılan bu belirleme, bozma ilamında belirtildiği gibi, ticari defterlere göre değil, tarafların bizzat kendi el yazıları ile tuttukları adi defterlere göre yapılmış olup, grofoloji uzmanından alınan 10.9.2009 tarihli bilirkişi raporunda da söz konusu el yazılarının davacının eli ürünü olduğu belirlenmiştir. Kaldı ki az yukarda da değinildiği gibi, davacı 1.6.2007 tarihli celsedeki ifadesinde, ortaklık süresince diğer ortak gibi kendisinin de zaman zaman ortaklıktan para aldığını ve alınan paraların tutulan bir deftere işlendiğini de açıkça kabul etmiştir. O halde Dairemizce verilen bu hususa ilişkin bozma ilamı zuhule dayalı olup, mahkeme kararının onanması gerekirken, sehven bozulduğu bu kez yapılan inceleme ile anlaşılmış olmakla, davalının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemize ait 2011/4353 E. 2012/363 K. sayılı ve 17.1.2012 tarihli “bozma” ilamının kaldırılmasına, her iki tarafın temyiz itirazlarının reddiyle mahkeme kararının açıklanan nedenlerle onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davalının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemize ait 2011/4353 E. 2012/363 K. sayılı ve 17.1.2012 tarihli “bozma” ilamının kaldırılmasına, her iki tarafın temyiz itirazlarının reddiyle mahkeme kararının ONANMASINA, 6,55 TL kalan harcın karar düzeltme isteyenden alınmasına, 22.1.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.