MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı ... avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, eşi .. .. hamileliliği boyunca davalı doktor ...'a kontrollere gittiğini, 22/08/2005 tarihinde doğum yapmak üzere davalı hastaneye yatırıldığını, bazı eşyaları almak için eve gittiğinde eşinin ameliyata alındığını, iki ünite kan gerektiğini, hastanenin donanımının yetersiz olduğundan Özel Çapa Hastanesi'ne sevk edildiğini, gelen ambulansların yeterli cihazı bulunmadığı için sevk sırasında gecikmeler yaşandığını, eşinin sevk edildiği Özel Çapa Hastanesi'nde vefat ettiğini, doğan çocuğun ise davalı hastanenin yeterli donanımının olmaması nedeniyle Alman Hastanesi'ne sevk edilerek yoğun bakıma alındığını, doktor ve hastanenin ihmal ve yanlış tıbbi müdahaleleri sonucunda eşinin vefat ettiğini, eşinin ameliyata alınacağının kendisine bildirilmediğini, ambulanslar yeterli olmadığı için sevk sırasında zaman kaybı yaşandığını, hatalı tıbbi müdahale ve eksik sağlık hizmeti nedeniyle olayın haksız fiil niteliğinde olduğunu, maddi ve manevi zararlara uğradığını, eşini kaybettiği gibi yeni doğan çocuğu ile yalnız kaldığından üzüntüden bunalıma girdiğini, çocuk için bakıcı tutmak zorunda kalacağını, haksız olarak tedavi ücreti de alındığını bildirerek haksız fiil tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte 35.000 TL maddi tazminat ile destekten yoksun kalma tazminatını ve 65.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Yargılama sırasında davacı ...'in vefatı nedeniyle Bakırköy 7. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2010/428-427 E.K. Sayılı veraset ilamına göre mirasçılarından .. .. kendi adına asaleten kardeşleri .. ., .. ve . .. adına vesayeten davacı vekiline vekaletname vermiş eşi Hale Birsen davaya dahil edilmiştir.Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın teşhis ve tedavi hizmetinden kaynaklandığından ve 4077 sayılı yasanın 23. Md gereğince davaya bakma görevi tüketici mahkemelerine ait olduğundan dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davalı Vatan Hastane Grubu vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacılar, müteveffanın davalıların ihmali nedeniyle vefat ettiğini belirterek maddi ve manevi tazminat istemiyle eldeki davayı açmışlardır. Mahkemece, tüketici mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik karar verilmiş ise de; B.K. nun 502. maddesi hükmü uyarınca, diğer iş görme sözleşmeleri hakkındaki yasal düzenlemelere tabi olmayan işlerde, vekalet hükümleri geçerlidir. Somut olayda olduğu gibi doktorlar ile hasta arasındaki uyuşmazlıkların vekalet sözleşmesine ilişkin hukuksal düzenlemelere göre çözülmesi gerektiği konusunda, öğreti ve Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulaması arasında paralellik bulunmaktadır. Somut olayda, müteveffa ile davalı doktor arasında vekil-müvekkil ilişkisi mevcut olup, davadaki talepler vekillerin vekalet görevini ifada özen borcuna aykırı davrandıkları iddiasına dayalı bulunmakla, uyuşmazlığa vekalet hükümleri uygulanmalı ve doğal olarak, uyuşmazlığın da bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3/l maddesinde tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,olarak tanımlanmıştır. Buna göre vekalet sözleşmesinden kaynaklanan davalara bakma görevi tüketici mahkemesine ait ise de; 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un geçici 1/1.maddesine göre; Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder.Yukarıda açıklandığı üzere, davanın açılış tarihi itibariyle taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Tüketici yasası ile güdülen amaç tüketicinin tüketime yönelik satışlarda mal ve hizmetlerdeki ayıplara karşı korunması olduğundan, uyuşmazlığın genel mahkemede görülmesi gerekir. Hal böyle olunca, mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 26.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.