Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 929 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 24357 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARAR Davacı, dava dışı üçüncü kişinin 2006 yılında kullandığı 4.000.00 TL tutarındaki tüketici kredisine kefil olduğunu, başkaca bir kefaletinin bulunmadığını, davalının kefil olmadığı bir borçtan dolayı hakkında icra takibi yaparak bütün banka hesaplarına, araç trafik kaydına, tapu kayıtlarına ve ticaret siciline şerhler konulmasını sağladığını, bu nedenle ticari hayatının sarsıldığını ileri sürerek 5.000.00 TL maddi ve 25.000.00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, takibin haklı nedene dayandığını, davacının söz konusu kredi sözleşmesine kefil olarak imza attığını, yapılan takibe itiraz etmediğini, davacı hakkında herhangi bir haciz işleminin uygulanmadığını ve bir zararının söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Davacı, dava dışı üçüncü kişinin 2008 yılında kullandığı kredi borcuna kefil olduğu için hakkında takip yapıldığını, oysa bu şahsın 2004 yılında kullandığı tüketici kredisine kefil olduğunu fakat 2008 yılında kullandığı 2012/24357-2013/929krediye kefil olmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davalı, davacının dava konusu kredi için kefil olduğunu savunmuştur. Mahkemece, davacı hakkındaki takibin 2004 yılında imzalanan kredi sözleşmesine dayanılarak yapıldığı ve davacının bu kredi sözleşmesinde kefil olarak imzasının bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki, 4077 sayılı yasanın 4822 sayılı yasayla değişik 10/c maddesine göre davalı banka, asıl borçluya gitmeden kefile başvuramaz, bir diğer deyişle tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde kredi veren asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun yerine getirilmesini isteyemez. Emredici nitelikteki bu yasal düzenlemeye rağmen davalının asıl borçlu hakkında yasal takip yapmadan, davacıya karşı takibe giriştiği sabittir. Bu nedenle davacının talep ettiği tazminat kalemlerine ilişkin yasal delilleri sorulup toplanarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte belirtilen nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.1.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.