MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 21/05/2013NUMARASI : 2011/936-2013/381Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı avukat olduğunu, davalının genel vekili dava dışı Ş. Ö. tarafından 8.6.2009 tarihli vekaletname verildiği ve davalılar adına Ş. Ö. ile 1.4.2009 günlü avukatlık ücret sözleşmesi imzalandığını, tüm bunların Şaban’ın vekaletnamesindeki tevkil yetkisi ile yapıldığını, davalı adına açılan davayı takip ederken haksız olarak azledildiğini bildirerek,avukatlık ücret sözleşmesine göre alması gereken vekalet ücretinin tahsili için yaptığı icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı, dava dışı vekili Şaban’a böyle bir yetki vermediğini, onun yaptığı vekalet ücreti sözleşmesi ile de bağlı olmadığını, davacıyı azil sebebinin, aynı davada davacının da vekilliğini yaptığı İsmail adlı kişiyle aralarında sonradan alacak davası nedeniyle husumet çıktığını, menfaat çatışması nedeniyle davacıyı vekillikten azlettiğini, bir borcu olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, takibin 14.420,48 TL asıl alacak üzerinden devamına,icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Dosyanın incelenmesinde; davalının genel vekili dava dışı Ş. Ö. tarafından davacı avukata dava açmak için 8.4.2009 tarihinde vekaletname verildiği,1.4.2009 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi yapıldığı,bu vekaletname ile davacı avukatın davalı ve dava dışı hissedarlar lehine 8.4.2009 tarihinde,el atmanın önlenmesi davası açtığı,dava devam ederken davalının dava dışı Şaban’ı 22.2.2010 tarihinde azlettiği, davacı avukatı da 19.4.2011 tarihli dosyaya verdiği dilekçe ile azlettiği ve durumdan haberdar ettiği,davacı avukatın diğer hissedarların vekili olarak davaya devam ettiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının azli haksız görülerek, bilirkişi raporuyla belirlenen müddeabih üzerinden avukatlık ücret sözleşmesi esas alınarak 14.420,48 TL vekalet ücretine hak kazandığı kabul edilerek bu kısım üzerinden itirazın iptaline karar verilmiştir.Davalı taraf, davacıyı haklı sebeple azlettiğini ispat edemediğinden Avukatlık Kanunu hükümleri gereği,davalı yararına açılan davanın müddeabihinin davalı hissesine isabet eden kısmı üzerinden %10-20 oranlarında vekalet ücreti ödemekle yükümlüdür. Mahkemece, davalının tevkil yetkisi taşıyan vekili ile davacı avukat arasında yapılan avukatlık ücret sözleşmesi hükümleri esas alınarak ücret takdirine gidilmiş ise de, dava dışı vekil Şaban’ın tevkil yetkisi taşıyan vekaletnamesinin incelenmesinde, avukatlık sözleşmesi yapmak yetkisi bulunmamaktadır. Tevkil yetkisi taşıyan vekilin avukatlık ücret sözleşmesi yapabilmesi için vekaletnamesinde özel yetkisi olması gerekir. BK.nun 388 ve HMUK.nun 63.maddelerinde özel yetkiyi gerektiren haller olarak sayılan hususlar tahdidi değil ise de, işlemin müvekkil bakımından arzettiği önemden dolayı avukatlık ücret sözleşmesi yapılması özel yetkiyi gerektiren hallerden olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle davalı müvekkil,davacı ile davalının tevkil yetkisi taşıyan vekili arasında yapılan avukatlık ücret sözleşmesinden dolayı sorumlu değildir. Mahkemece, davacının ücret alacağının az yukarıda izah edilen şekilde Avukatlık Kanununun 164.maddesi hükümleri çerçevesinde tayin ve takdiri gerekirken yazılı şekilde, sözleşmeyi esas alan bilirkişi raporu ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.(Bkz.Aynı nitelikte 13.HD. 1992/1902-5282)3-Davacı avukat, davalı ve dava dışı hissedarlar yararına açtığı el atmanın önlenmesi davasında,davalı tarafından azledildikten sonra diğer hissedarlar vekili olarak davaya devam etmiş, davayı ıslah ederek talebini artırdığı anlaşılmaktadır. Ancak dosyaya ibraz edilen ıslah dilekçelerinde, davalının adı da yer aldığı görüldüğünden, mahkemece, Tuzla 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/301 esas sayılı dava dosyası aslı getirtilerek davacı avukatın hangi tarihte, hangi davacılar için ıslah talebinde bulunduğu, davalı taraf için ıslah talebinin kim tarafından yapıldığının araştırılması gerekir.Davalı tarafından ıslah yapıldığının anlaşılması halinde ise davacı avukatın dava dilekçesinde yazılı miktarın davalı hissesine isabet eden kısmının müddeabih olduğunun kabulü ile bu miktar esas alınarak avukatlık ücretinin takdiri gerekirken yazılı şekilde,ıslah ve hisse hususu araştırılmaksızın hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ:Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının reddine,2. ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.