Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 897 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 10519 - Esas Yıl 2010





Taraflar arasındaki alacak, tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı, davalıdan 3661 parseldeki taşınmazı 26.06.2002 tarihinde resmi senetle satın aldığını, taşınmazı iyiniyetli olarak yıllarca emek ve masraf yaparak İhya ettiğini, birinci sınıf bağ ve meyve bahçesi haline getirdiğini, taşınmazın bir kısmının Hazine'ye ait taşınmaz ile bir kısmının dava dışı 3. kişiye ait taşınmaz içinde kaldığından bahisle satışın iptal edildiğini, TMK'nın 994, 1007 ve BK'nın 215. maddeleri uyarınca satışı tekeffül eden davalının bedel zarar ve masraflarından sorumlu olduğunu ileri sürerek fazla hakları saklı kalmak kaydıyla taşınmazı satın alırken ödediği 2660,00 TL'nin 22.Q7.2002 tarihinden faizi ile tahsiline, ayrıca iyiniyetle yaptığı zorunlu ve faydalı masraflar olarak 7000 TL ile 3000 TL manevi tazminatın dava tarihinden faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 2660 TL alacağın 22.07.2002 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, davacının fazlaya ilişkin tüm taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun ge-rektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde, taraflar arasındaki uyuşmazlık, satım akdinden kaynaklanan zapta karşı tekeffül hükümlerine ilişkindir. Davacının, davalıdan 3661 nolu parseldeki taşınmazı tapuda kayden 29.07.2002 tarihinde satın aldığı, ancak taşınmazın bir kısmının Hazine'ye ait 129 parsel ile üçüncü şahsa ait 99 parselle mükerrer tescil edildiği uyuşmazlık konusu değildir. Hal böyle olunca taşınmazın mülkiyet hakkını kaybeden davacı BK'nın 217. maddesi delaletiyle zapta karşı tekeffül ve haksız iktisap kurallarına göre davalı satıcıdan zararlarını ve ödediği bedeli talep edebilir. Davacının satın alması sırasında tapu kaydında aynının uyuşmazlığa konu olduğu konusunda herhangi bir sınırlama bulunmaması karşısında, alıcı olan davacının TMK'nın 1020. maddesi gereğince iyiniyetli olduğunun kabulü zorunludur. BK'nın 189. maddesi, satılan şeyin 3. bir şahıs tarafından satım akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zapt edilmesinden satıcıyı alıcıya karşı sorumlu tutmaktadır. Aynı maddenin 2. fıkrasında ise, "alıcı zapt tehlikesinden satımın inikadı zamanında haberdar ise satıcı tahsisen iltizam ettiği kefalet dolayısıyla mesul olur" hükmü getirilmiştir. Kaldı ki, uyuşmazlıkta, satıcı konumundaki davalının satım akdinin inikadından önce mükerrer tescilden alıcıyı haberdar etmemesi BK'nın 189/son maddesinin uygulanmasını zorunlu kılar. Ne var ki, bu hususlar gözetilmeden davacının akdin inikadından önce 3. kişinin zapt tehlikesini bildiğinin kabulü mümkün değildir. Zapta karşı tekeffül hükümlerini düzenleyen BK'nın 192. maddesi de, taşınmazın tamamen zaptı halinde, satımın münfesih addolunacağı ve alıcının, satıcıdan aynı maddenin 1, 2, 3 ve 4. bentlerinde yazılı zararları isteyebileceğini, hükme bağlamıştır. Bu bentlerde hükme bağlanan zarar ve ziyanlarda, satıcının kusurlu olmasını gerektirmez. Satıcı, her halükarda bu bentlerdeki zarar ve ziyandan sorumludur. Ancak anılan maddenin son fıkrasına göre, satıcı kendisine kusur isnat edilemeyeceğini ispatlamadıkça, satılanın zaptından kaynaklanan her türlü zarardan da sorumludur. Mahkemece, yasanın bu hükümleri nazara alınarak davacının satış bedeli dışındaki alacak kalemlerine ilişkin inceleme yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir, Sonuç: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle temyiz edilen hükmün davacı lehine (BOZULMASINA), peşin alınan haran istek halinde davacıya iadesine, 26.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.