Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8299 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 26823 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı avukat olduğunu, davalı adına ...'e karşı açılacak davalara ilişkin 24.11.2006 tarihli e-posta ve eki sözleşmesi uyarınca vekalet ücreti konusunda anlaştıklarını, sözleşme uyarınca .... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/684 esas sayılı dosyayı 6 yıl boyunca takip ettiğini, davanın red ile sonuçlandığını, vekalet ücretinin ödenmediğini ileri sürerek 10.000 TL.nin KDV'si ile birlikte tahsilini istemiş, bilahare verdiği ıslah dilekçesi ile talebini 74.898,40 TL.ye çıkarmıştır.Davalı, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığını, sadece davaya konu dava dosyasının takibi konusunda anlaştıklarını, davanın reddedilmesi nedeniyle davacının AAÜT uyarınca ancak maktu vekalet ücretini isteyebileceğini ileri sürerek davanın reddini dilemiş; yargılama sırasında ise 84.288,68 Euro ve 39.608,00 USD ödemede bulunduğunu savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne, 74.898,40 TL alacağın dava ve ıslah tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf avukatlarınca temyiz olunmuştur.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların diğer tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacının temyizi yönünden; dava, ödenmeyen vekâlet ücreti alacağının tahsili talebine ilişkindir. Davacının davalıyı ....Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/684 Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili olarak temsil ettiği, taraflar arasında usulüne uygun düzenlenmiş yazılı vekalet ücret sözleşmesi bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. 1136 sayılı Avukatlık Kanununun Avukatlık Kanununun 164/4 maddesinde, avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirleneceği hükmü öngörülmüştür. Avukatlık ücreti, işin niteliği, zorluk derecesi, işe harcanan zaman ve sarf edilen emek ve mesaiye göre Kanunda öngörülen oranlar dâhilinde takdir edilmelidir. Taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmadığına göre davacı avukat, anılan yasal düzenleme gereğince davalıdan dava dosyasında harcı yatırılmış değerlerin %10-20’si oranında akdi vekâlet ücreti isteyebilir. Mahkemenin bu yönü göz ardı ederek yanlış değerlendirme ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nispi vekâlet ücreti üzerinden davayı kabul ederek, yazılı şekilde hüküm tesis etmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 3-Davalının temyizine gelince; davalı, taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmadığını, avukatın takip ettiği davanın da reddedilmesi nedeniyle ancak AAÜT uyarınca maktu vekâlet ücreti alabileceğini ileri sürmüş, yargılama sırasında ise 84.288,68 Euro ve 39.608,00 USD ödemede bulunduğunu savunmuştur. Ödeme savunması, yargılamanın her aşamasında dile getirilebileceği gözetilerek, varsa bu tahsilatlardan davacı avukatın alabileceği vekâlet ücreti ve masrafların da hesaplanarak, bu miktarın avukatın uhdesinde tuttuğu tahsilattan fazla olup olmadığı hususunda uzman bilirkişi kurulundan taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınıp, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, açıklanan tüm bu nedenler göz ardı edilerek, yetersiz ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer tüm itirazlarının reddine, (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına, (3) no’lu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde taraflara iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.