Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7696 - Karar Yıl 2002 / Esas No : 3720 - Esas Yıl 2002





Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak, dosya incelendi gereği düşünüldü. Davacı, davalılardan S... Pazarlama A.Ş.nin reklam tanıtımı ve güvencelerinin etkisinde kalarak diğer davalı A... inşaat A.Ş.den 188/22140 arsa paylı 69 bağımsız bölüm numaralı gayrimenkulu 1.8.1995 tarihli sözleşme ile satın aldığını, sözleşme gereği 2100 DM ile 1.650.000 TL.yi peşinat olarak S...'ya ödediğini, daha sonra banka hesabına 36.915 DM. ödemede bulunduğunu, sözleşmenin taraflarından olan davalı A... inşaat A.Ş.nin taşınmazı sözleşmede kararlaştırılan 30.6.1996 tarihinde teslim etmediği gibi halen dahi teslim etmediğini, resmi şekilde yapılmadığı için sözleşmenin geçersiz olduğunu da ileri sürerek, ödediği 38.940 DM.'ın sözleşmede kararlaştırılan cezayi şartla birlikte sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı S... Pazarlama A.Ş., müvekkili şirketin sözleşmenin tarafı olmadığını bu nedenle sorumlu tutulamayacağını beyanla davanın reddini dilemiş davalı A... inşaat A.Ş.de davanın esastan reddini savunmuştur. Mahkemece davanın davalı S.... Pazarlama A.Ş. yönünden husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle, davalı A... inşaat A.Ş. yönünden ise esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1- Her ne kadar davalı S... A.Ş. satış sözleşmesinde satıcı tarafında yer almamış ise de taşınmazın davacıya satışından önceki reklam ve tanıtım aşamalarında dağıtılan ve örnekleri dosyada bulunan broşürlerde satıcı A... A.Ş.yle birlikte bu davalının adı da zikredilerek dileyenlerin bu evlere "S... farkıyla" sahip olabilecekleri şeklinde ifadelere yer verildiği, yine dosyaya örneği sunulan ve "değerli yöneticiler" şeklinde başlayan tanıtım yazısında da "yoğun iş ortamının vermiş olduğu stres ve yorgunluğunu atabilmeniz için S...nın sizler için hazırladığı A... Doğa Evleri projemizi sunuyoruz" ifadesinden sonra satılacak villaların konum ve özelliklerinin belirtildiği, alıcıların başvurularını kendisi kabul ederek tahsilatı da bizzat yaptığı, bu işlem ve davranışlarıyla alıcılar üzerinde satıma konu taşınmazların tanıtımlarında belirtilen özelliklere sahip olduğunun kendisince garanti ve tekeffül edildiği şeklinde bir intiba oluşturup satıcı firmaya beslenen güvenin bu şekilde pekiştirmesini sağladığı böylece satın alma kararının verilmesinde etkili olduğu, toplanan delillerden açıkça anlaşılmaktadır. Açıklanan olgular bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalı S... A.Ş.nin diğer davalı satıcının ediminden doğabilecek tüm rizikolar) davacıya karşı üstlendiği, eş söyleyişle bu yönde bir garanti verdiği o kuşkudan uzak biçimde tesbit edilmektedir. Bu davalının açıklanan davranışı hukuksal açıdan BK.nun 110 maddesi çerçevesinde 3. şahsin fiilini taahhüt niteliğindedir. Anılan yasa hükmünde sözü edilen zarar olumlu zarardır. Garanti veren o şeyin yerine getirilmemesi halinde tazminatla yükümlüdür. Öyleyse mahkemece davalı S... A.Ş. yönünden davanın husumetten reddi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 2- Dava, satım konusu taşınmazın süresinde teslim edilmemesi nedeniyle sözleşmenin feshi ve ödenen satış bedelinin tahsili isteğine ilişkindir. BK.nun 106. maddesine göre karşılıklı taahhütleri havi olan bir akitte taraflardan biri mütemerrit olduğu takdirde diğeri borcun ifası için münasip bir mehil tayin edip mütemerrit akide bildirir ve bu mehil zarfında borç ifa edilmezse maddenin 2. fıkrasında yazılı seçimlik haklarından birini kullanabilir. BK.nun 107. maddesinin 3. bendine göre sözleşmede edimin belirli bir vadede veya süre içinde ifası gerektiği öngörülmüş ise 106. maddede yazılı mehil tayinine lüzum yoktur. Somut olayda davalı dava konusu taşınmazın inşaatına 30.6.1996 tarihinde teslim edeceğini taahhüt etmiş olup bu tarihte teslim edilmediği gibi dava tarihinde de teslim etmemiştir. Mahallinde yapılan keşifte ise taşınmazın su basman seviyesinde temellerin atılmış olduğu olgusu karşısında davacının davalıyı temerrüde düşürmesine gerek bulunmamaktadır. Bu itibarla davacı satıştan dönerek ödediği bedeli istemekte haklıdır. Ne var ki tapu kaydı davacı adına tescil edildiğinden tapu kaydının da davalıya iadesi gerekir. Öyle ise mahkemece davacının sözleşme uyarınca davalılara ödediği miktarın tapu kaydının iadesi halinde davalılardan alınmasına karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle ve yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Sonuç : Yukarıda 1. ve 2. bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 250.000.000 lira duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 24.6.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.