Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 673 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 20571 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, emlak komisyoncusu olduğunu, davalıyla 01.02.2009 tarihli yer gösterme (emlak komisyonculuğu) sözleşmesi imzalamalarına rağmen davalının daha sonra taşınmazı malikinden gizlice satın aldığını öğrendiğini ileri sürerek, sözleşme gereğince taşınmazın yazılı değerine göre hizmet bedeli olan % 4 + KDV miktarı olan 4.104.00.TL' nın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 2.052.00.TL' nın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Her ne kadar mahkemece, yer gösterme sözleşmesi imzalanmasına rağmen davalı tarafından davacı emlakçı devre dışı bırakılarak bağımsız bölümün satın alınması nedeniyle ödenmesi gereken %4 komisyon bedelinden BK. 161. maddesi gereğince %50 oranında indirim yapılarak toplam 2.052.00.TL' nın tahsiline karar verilmiş ise de; Taraflar arasında Borçlar Kanununun 404. maddesine uygun olarak yazılı şekilde yapılmış olan 01.02.2009 tarihli yer gösterme sözleşmesi gereğince, davalı tarafından taşınmazın satış bedelinin %2’si + KDV oranında tellaliye ücretinin ödenmesinin taahhüt edildiği anlaşılmaktadır. Davalının, davacı komisyoncuyu devre dışı bırakarak taşınmazı satın almış olması nedeniyle sözleşmede öngörülen ve dava konusu yapılan satış bedelinin 2012/20571 2013/673%4’ü + KDV oranında tellallık ücretinin %2’si, davalı alıcı tarafından ödemesi gereken tellallık ücreti olup, davalının alıcı sıfatıyla sözleşme gereğince üstlendiği ücreti ödemekle yükümlü olduğunda duraksama olmamalıdır. Bunun dışında satış bedelinin geri kalan %2’si oranındaki kısmının ise cezai şart niteliğinde bulunduğunun kabulü gereklidir. Davalı tacir olmadığından, BK.nun 161/son maddesi gereğince cezai şartın fahiş olması halinde ise tenkisi gereklidir. Ceza koşulunun fahiş olup olmadığı, tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber, borçlunun borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, kusur derecesi ve borca aykırı davranışın ağırlığı ölçü alınarak tayin edilmeli ve hüküm altına alınan ceza miktarı, hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun olarak tespit edilmelidir. Dava konusu olayda, tüm bu olgular dikkate alındığında, cezai şartın fahiş olduğunun kabulü gerekir. O halde, davacı komisyoncuyu devre dışı bırakarak taşınmazın satın alınması nedeniyle sözleşmede öngörülen ve dava konusu yapılan satış bedelinin %4’ü + KDV oranındaki tellallık ücretinden %2’sinin ödenmesinin yanında geri kalan %2’si oranındaki cezai şarttan da BK'.nun 161/son maddesi gereğince indirim yapılarak davalının sorumlu tutulması gerekirken, mahkemece az yukarıda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.