MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat (sözleşmeden kaynaklanan) davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı asil ... ile vekilleri avukat ... ve avukat ... geldi, karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, sebze meyve komisyonculuğu yaptığını, davalı ile yaptıkları sözleşme gereğince davalının sahibi olduğu elma bahçesindeki tüm ürünü kendisine sattığını, sözleşmeye göre taraflardan birinin sözleşmeden cayması halinde cayan tarafın diğer tarafa 20.000,00 TL cezai şart ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, bu anlaşmaya güvenerek elma temini ve satışı konusunda bir çok resmi anlaşma yaptığını, taahhütlerde bulunduğunu, davacıdan sözleşmede belirlenen 20.09.2010 tarihi sonrası için elmaların toplanmasını talep ettiğinde davalının elmalar toplanmadan bir kısım ödemenin kendisine nakit yapılması gerektiğini bildirdiğini, davalının toplama öncesi nakit para istemekte ısrar edip elmaları toplatmadığını ve haksız yere sözleşmeden caydığını, davalının sözleşmeye uyması için davalıya ihtarname gönderdiğini, davalının cevabi ihtarnameyle talebini kabul etmediğini ileri sürerek, cezai şart gereğince 20.000,00 TL tazminatın 01.10.2010'dan itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, sözleşmeye göre elmaların 20.09.2010'dan itibaren dalından toplanacağı hükme bağlanmasına rağmen 2012/3262-2013/644davacının keşide ettiği 15.09.2010 tarihli ihtarnameyle sanki kendisi tarafından sözleşmeden cayılmış gibi cezai şart talebinde bulunduğunu, davacı tarafından bizzat feshedilen ve geçersiz kalan sözleşmeye dayanılarak, sözleşmenin feri niteliğinde olan cezai şartın dava edilmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davalının sözleşme koşullarını yerine getirmemesi nedeniyle cezai şarta ilişkin davanın haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalının elma alım satım sözleşmesi hükümlerine aykırı olarak sözleşme konusu elmaları sözleşmede öngörülen tarihte toplatmadığını ve sözleşmeden caydığını ileri sürerek, cezai şartın tahsili için eldeki davayı açmıştır. TMK'nun 6. maddesi uyarınca herkes, iddiasını ispatla yükümlüdür. Davacı elma alım satım sözleşmesi uyarınca davalının sözleşmeden caydığını bildirerek sözleşme gereği 20.000,00 TL cezai şartın davalıdan tahsilini istemiş olup, davalı iddiaları reddetmiştir. Öyle olunca, ispat külfeti yani davalının sözleşmeden caydığını ispat yükü davacıda olup, davacı davalının sözleşmeden caydığını kanıtlamalıdır. Miktar itibariyle tanık dinlenemeyeceğinden ve dinlenen tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğinden davacı davasını kanıtlayamamıştır. Ne var ki davacı, dava dilekçesinde “her türlü yasal kanıt” demek suretiyle delilleri arasında yemin deliline de dayandığından davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin alınan 297.00 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.1.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.