... vekili avukat ... ile ... vekili avukat ... aralarındaki dava hakkında İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 01/08/2013 tarih ve 2013/277-2013/322 sayılı hükmün Dairenin 02/10/2014 tarih ve 2014/26585-2014/30588 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu. KARARDavacı şirket, davalı bayinin, kendilerinden satın almış olduğu akaryakıtın bedelini ödemediğini, alacağın tahsili için başlatmış oldukları icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, %20 icra inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın öncelikle yetkisizlik, kabul edilmediği takdirde ise esastan reddini dilemiştir. Mahkemece, “HMK’nun 17. maddesi gereğince taraflar arasındaki yetki sözleşmesi geçersiz olup, olayda yetkili icra dairesinin, davalının ikametgahının bulunduğu Adana İcra Müdürlüğü olduğu” kabul edilerek, takibin yetkili icra dairesinde yapılmamış olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, temyiz edilen hüküm Dairemizce onanmış, davacı bu kez karar düzeltme talebinde bulunmuştur.Dava, satış sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı şirket tacir olduğu gibi, davalının da “. ..... ..” ünvanlı bir ticari işletmeyi kendi adına işleten, Adana Ticaret Odasına kayıtlı bir tacir olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Taraflar arasında akaryakıt satışına ilişkin ticari satım sözleşmesi mevcut olup, bu sözleşme kapsamında imzalanan 7.10.2008 tarihli resmi senette de, Kadıköy İcra ve Mahkemelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığı sabittir. Her ne kadar mahkemece yetki sözleşmesinin “HMK’nun 17. Maddesi gereğince sadece tacirler ve/veya kamu tüzel kişilerinin kendi aralarında yapmış oldukları sözleşmeler için geçerli olacağından” bahisle taraflar arasındaki yetki sözleşmesinin geçersiz olduğu kabul edilmişse de, dava konusu olayda her iki taraf da tacir olduğundan yetki sözleşmesi geçerlidir. Dolayısıyla mahkemenin bu yöndeki kabulünde isabet bulunmamaktadır. Davacı, sözleşmede yetkili olduğu kararlaştırılan yetkili icra dairesinde takip yapmış olup, takibe vaki itiraz üzerine de itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açtığından, mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken, yanlış değerlendirmelerle yazılı şekilde davanın usulden reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle bozulması gerekirken, Dairemizce maddi hataya dayalı olarak onanmasına karar verilmiş olduğundan, davacının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemize ait 2014/26585 esas ve 2014/30588 karar sayılı 2.10.2014 tarihli onama ilamının kaldırılarak, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının karar düzeltme talebinin kabulüne, maddi hataya dayalı olarak verilen Dairemize ait 2014/26585 esas ve 2014/30588 karar sayılı 2.10.2014 tarihli onama ilamının kaldırılarak, hükmün BOZULMASINA, peşin alınan 76,70 TL harcın istek halinde iadesine, 03/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.