Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6252 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14567 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARAR Davacı,davalı ile yapılan harici sözleşme ile davalıdan taşınmaz satın aldığını, taşınmazdan kadastro geçtiğini ancak davalının itirazı üzerine adına tescil görmediğini,taşınmazın mülkiyetinin verilmemesi nedeniyle sözleşmeye göre ödediği bedeli ve cezai şart bedelini tahsil etmek üzere icra takibi yaptığını,davalının itirazı üzerine davalı hakkındaki takibin durduğunu,sözleşmeye konu yerin tapusuz olması nedeniyle sözleşmenin geçerli olduğunu,Kumru Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/110 esas sayılı dosya ile iritibatı nedeniyle birleştirilmesi gerektiğini ileri sürerek;18.720 TL'nin 10.02.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı,Parmak izi taşıyan sözleşmenin muhtar ve iki aza tarafından tasdiki şartının gerçekleşmemesi nedeniyle sözleşmenni geçerli olmadığını ve cezai şartın geçersiz olduğunu ,kaldı ki davacının iddia ettiği sözleşmeden sonra kendisine ait yerin davacının zilyetliğinde bulunduğunu ve davacı adına tescil edildiğini,ayrıca davacının kendisi hakkında yaptığı icra takibinin devam etmesi nedeniyle bu alacak talebine ilişkin olarak davacının hukuki yararın bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece taraflar arasındaki taşınmaz satışına ilişkin harici sözleşmenin geçerli olmadığı ve davacı alıcının ödediği bedeli talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş,hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Davacı tarafından, davalı ve 26.10.2003 tarihli sözleşmede satıcı sıfatıyla yer alan kişiler aleyhine harici satış sözleşmesine dayalı olarak satış bedeli ve sözleşmedeki cezai şartın tahsili amacıyla icra takibi yapıldığı,bu takip üzerine davalı ve Melek Söz tarafnıdan davacı ... aleyhine harici satış sözleşmesinin geçerli olmadığı gerekçesiyle menfi tespit istemi ile Kumru Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/110 esas sayılı dosyasına konu davanın açıldığı,bu dosyanın halen derdest olduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. HUMK’nun 45. maddesi “aynı mahkemede yürütülmekte olan davalar aralarında bağlantı bulunması halinde, davanın her safhasında istek üzerine veya kendiliğinden mahkemece birleştirilebilir” hükmünü içermekte olup, aynı maddenin 3. fıkrasında, “ davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde bağlantı var sayılır” hükmü bulunmaktadır. Eldeki dava da davacı, davalı ile yapıldığı iddia edilen 26.10.2003 tarihli “Gayrimenkul Hisse Satış Sözleşmesi” ne dayanmış olup, Kumru Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/110 esas sayılı dosyasına konu menfi tespit istemine ilişkin icra takibinin dayanağının da aynı sözleşme olduğu anlaşılmaktadır. O halde, eldeki davanın konusunu oluşturan taleple diğer dava dosyasındaki taleplerin aynı sözleşmeye dayalı olduğu, bu iki dava arasında hukuki ve fiili irtibatın bulunduğu ve bir dosyada verilecek hükmün diğerini etkileyebilecek nitelikte olduğunun kabulü zorunludur. Bu itibarla az yukarıda anılan dava dosyası ile eldeki davanın birleştirilerek yargılamanın sürdürülmesi gereklidir. Mahkemece, açıklanan dava dosyası ile birleştirilerek yargılamanın devam ettirilmesi ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bent uyarınca tarafların diğer itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 02/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.