MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, ... İlinde mülkiyeti Hazineye ait olan 7 parsel no’lu dolgu sahası vasıflı 30.884 m2 yüzölçümlü taşınmaz mal üzerinde, 13.10.1997 tarihinde imzalanan taahhüt senedi ile davalı lehine irtifak hakkı tesis edildiğini, davalının 2003 yılına ait irtifak hakkı bedeli üzerinden hesaplanan %18 KDV bedeli 14.446,90 TL ile 17/10/2008 tarihine kadar olan 26.847,19 TL gecikme faizini ödemediğini ileri sürerek, toplam 41.294,09 TL’nin, asıl alacağa 6183 sayılı yasanın 51.maddesine göre 17/10/2008 tarihinden itibaren işletilecek gecikme faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, “davanın KDV alacağı ve ferilerine ilişkin olduğu, idarece tahakkuk ettirilen vergi ve ferileri ile 6183 sayılı Kanun’un uygulanmasına ilişkin uyuşmazlıklarda 2576 sayılı “Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun”un 6. maddesi gereğince vergi mahkemelerinin görevli olduğu” belirtilerek, uyuşmazlığın idari yargının görev alanına girdiğinden bahisle davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, taraflar arasında imzalanan, irtifak hakkı tesisine ilişkin taahhüt senedinden kaynaklanmakta olup, davacı, 2003 yılına ait irtifak hakkı bedeli üzerinden ödenmesi gereken %18 KDV bedeli ile gecikme faizinin 2014/46317 2015/621davalıdan tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Uyuşmazlık, davacı ile davalı arasında düzenlenen irtifak hakkı tesisine ilişkin sözleşmeden doğduğu gibi, davada kamu hukukundan kaynaklanan ve idari yargıda görülmesi gereken idari bir işlem veya hizmet de söz konusu değildir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlığa özel hukuk hükümlerinin uygulanması gerekli olup, davada görevli mahkeme de adli yargı mahkemeleridir. O halde mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde “davanın yargı yolu nedeniyle reddine” karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, 20.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.