Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5944 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 48320 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüe kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı Halk Bank A.Ş avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı Ayfa İnşaat şirketinin gerçekleştirdiği “Casa Grande” konut projesinden bir bağımsız bölüm satın aldığını, diğer davalı bankadan da bu nedenle konut kredisi kullandığını, sözleşmede teslim tarihi 31.12.2008 olmasına rağmen teslimin halen gerçekleşmediğini ve davalı şirketin inşaatın yapımını durdurduğunu ileri sürerek satın aldığı bağımsız bölüme yapılacak masraflar için şimdilik 30.000 TL, ortak mahaller için şimdilik 8.000,00 TL, sözleşmesel tazminat olarak şimdilik 2.000,00 TL nin dava tarihinden işleyecek en yüksek mevduat faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.Davalı banka, kredinin bağlı kredi olmadığını savunarak davanın reddini dilemiş, diğer davalı cevap vermemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 27.730,00 TL eksik işler bedeli ile ortak alanlardaki eksikliklerden davacının arsa payına isabet eden 4.650,00 TL olmak üzere toplam 32.380,00 TL'nin ilk dava tarihinden ve 30.000,00 TL gecikme cezasından 2.000,00 TL'nin dava tarihinden, bakiye 28.000,00 TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile davalı banka kullandırmış olduğu kredi miktarıyla sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm davalı Banka tarafından temyiz edilmişir. Davacı, davalı müteahhit şirketten aldığı bağımsız bölümün tamamlanmaması nedeniyle gereken imalat bedeli ve sözleşmesel tazminatın tahsilini istemiş, davalı banka ise kredinin bağlı kredi olmadığı ve sorumluluğunun olmadığını savunmuştur. Mahkemece, davanın her iki davalı yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir. 4077 Sayılı Yasanın 10/5 maddesi uyarınca, kredi veren kuruluşun verdiği kredinin bağlı kredi sayılabilmesi için, kredi verenin tüketici kredisini belirli marka, bir mal veya hizmet satın alması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi gerekir. Bu koşulları taşımayan tüketici kredisinin bağlı kredi olarak kabulü olanaksızdır. Davacının konut satın almada kullanmak üzere davalı bankadan kredi kullandığı sabittir. Davacı ile davalı arasında yapılan kredi sözleşmesinde satın alınacak malın herhangi bir özelliği belirtilmediği gibi, satıcı ismi de belirtilmemiştir. Konut satış sözleşmesi ve broşürlerde de davalı bankanın adı hiç geçmemiştir. Öyle olunca bankanın davacıya kullandırdığı kredinin bağlı kredi niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, değinilen bu yönler gözetilerek davalı banka hakkındaki davanın husumet yönünden reddi gerekirken aksine düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı banka yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 25.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.