MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat ... geldi, davalı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalının eski eşi olduğunu, 12.03.2010 tarihinde birbirlerinden herhangi bir tazminat ve nafaka talep etmediklerini belirtir boşanma anlaşması yaparak anlaşmalı olarak boşanmak üzere mahkemeye başvurduklarını, aynı gün davalının kendisine olan borcuna karşılık olarak banka aracılığıyla hesabına 15.000.00.TL yatırdığını, mahkeme tarafından 17.03.2010 tarihinde anlaşmalı olarak boşanma kararı verildiğini ve bu kararın 30.03.2010 tarihinde kesinleştiğini, kendisinin kanser tedavisi gördüğü sırada davalı tarafından 15.000.00.TL yönünden aleyhine icra takibinde bulunduğunu öğrendiğini ve icra tehdidi altında borcu olmamasına rağmen toplam 23.141.05.TL ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespiti ile ödenen 23.141.05.TL' nın istirdadına ve %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı, anlaşmalı olarak boşanma ile ilgili görüşmeler sırasında davacının 15.000.00.TL borç istediğini, davalının da borç olarak ve sonradan ödenmek kaydıyla davacıya banka aracılığıyla 15.000.00.TL para gönderdiğini, davacının borcunu ödememesi üzerine de alacağını icra yoluyla tahsil ettiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm. davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, 12.03.2010 tarihinde anlaşmalı olarak boşanmak üzere olduğu davalının, kendisine olan borcuna karşılık banka aracılığıyla 15.000.00.TL göndermesine karşılık boşanma kararının kesinleşmesinden sonra banka havalesine dayanarak aleyhine icra takibinde bulunarak kendisinden icra tehdidi altında 23.141.05.TL tahsil edildiğini ileri sürerek borçlu olmadığının tespiti ile ödenen paranın istirdadını istemiş; davalı ise bu iddiaya karşı koyarak, davacıya ödünç (borç) verdiğini ancak davacının borcunu ödememesi üzerine de alacağını icra yoluyla tahsil ettiğini belirtmiştir. Her ne kadar mahkemece, havale olarak gönderilen paranın borç ödemesi olarak gönderildiğinin davacı tarafından ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; Havale bir ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterir. Bu karinenin aksini havaleyi gönderen şahsın ispat etmesi gerekir. Tarafların delil olarak dayandığı banka havalesinde paranın gönderiliş nedenine ilişkin herhangi bir şerh bulunmamaktadır. Hal böyle olunca TMK.’ nun 6. maddesi ve HMK.’ nu hükümleri gereğince, paranın ödünç olarak verildiğini ispat yükü davalıya ait olup, paranın gönderilme tarihi olan 12.03.2010 tarihi itibariyle davacının eşi olan davalı ödünç ilişkisini tanık dahil tüm yasal delillerle kanıtlamakla yükümlü iken mahkemece ispat yükünün davacıda olduğu gerekçe gösterilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.2.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.