MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR Davacı, 2008 yılı Eylül ayında kadın hastalığı rahatsızlığı nedeniyle davalı ...'ye ait ...'nde görev yapan davalı ...'e muayene olduğunu, muayenede vücudunda kist ve miyom olduğunu,bu yönde tetkikler yapıldığını, doktor tarafından vücudundaki kitlenin kanser olabilme riskinin bulunduğu ve bunun ancak ameliyat esnasında belli olabileceğini,patoloji raporu alınacağını beyan ettiğini ve netice olarak vücudunda bulunan kitlenin mahiyetinin tespiti için parça alınmak üzere ameliyat olması gerektiğinin söylendiğini,doktora güvendiği için operasyona razı olduğunu,26.09.2008 tarihinde birinci operatör doktor ... ve ikinci operatör ...'nun katıldığı ameliyata alındığını, ameliyata girdikten 1-1,5 saat sonra ....'ün annesi ile teyzesini çağırarak " t??m alt batının karnabahar görünümüde yaygın olduğunu " söylediğini,annesi ile teyzesinin büyük şok yaşadıklarını, ...'ün ısrarla tüm alt batını ve rahmini aldırması gerektiğini beyan etmesi karşısında annesine kağıt imzalatarak ameliyata razı ettiklerini, anestezinin etkisinden çıktıktan sonra olayı öğrendiğinde çok üzüldüğünü, doktoru tarafından derhal kemoterapiye başlaması gerektiğinin de belirtildiğini,daha sonra ...'e giderek detaylı araştırmaya girdiğinde aslında kanser olmadığını, bu teşhisin doğru konulmadığını öğrendiğini, kendi rızası dışında vücut bütünlüğü yok edildiğini, davalıların hatası nedeniyle çocuk sahibi olma ihtimalinin ortadan kaldırıldığını ileri sürerek, 500.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu'nun raporuna dayanılarak, davalıların kusurunun bulunmadığının belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, davacı ...'ın davalı hastanede tüm alt batını ve rahmini kanser şüphesi teşhisi sonucu aldırması gerektiğinin söylenmesi sonucu ameliyat ile alındığını, oysa başka bir hastanede konulan teşhiste kanser olmadığının anlaşıldığını, davalıların gerekli özen ve ihtimamı göstermemeleri nedeniyle çocuk sahibi olma ihtimalinin ortadan kaldırıldığı iddiasıyla manevi tazminat istemine yöneliktir. Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesidir. Vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur.O nedenle vekil konumunda olan ve ameliyatı gerçekleştiren/tedaviyi yapan doktorun bilim ve teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle özen borcunu yerine getirmesi gerekir. Mahkemece, Adli Tıp Kurumu raporuna itibar edilerek, davalıların kusurlarının bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de,bu olgular karşısında Adli Tıp Kurumu raporu,olayda davalıların kusurlu olup olmadığının tespitine yeterli olmayıp davacının iddialarını karşılamaktan uzak olduğu ve hükme esas alınamayacağı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, davacının davalı hastanede yapılan kadın hastalığı nedeniyle kist ve miyom takibine, tedavisine ve tüm alt batını ve rahmini ameliyatına ilişkin tüm belgeler, raporlar ve bütün kayıtlar getirtilerek tüm dosya birlikte gönderilip,bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir üniversiteden,öğretim üyelerinden oluşturulacak aralarında “ Kadın Hastalıkları ve Onkoloji " uzmanın da yer alacağı konusunda uzman,akademik kariyere sahip bilirkişi kurulundan,yapılan hasta takibi, tedavisi ve rahim ameliyatında yapılan işlemlerin tıp bilimi açısından yeterliliği hususunda, davalılara atfı kabil bir kusur olup olmadığı konusunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, davalıların kusurlu olup olmadığı belirlenmeli, sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemenin bu yönleri göz ardı ederek, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacılar yararına BOZULMASINA, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 24,30 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.