MAHKEMESİ : Bursa 6. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 15/11/2012NUMARASI : 2011/268-2012/631Taraflar arasındaki muarazanın men'i davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı taraf ile aralarında optik sözleşmesi imzalandığını, reçete üzerinde yapılan incelemeler neticesinde reçetelerin kayıtlarının olmadığı ve reçetelerin hastanede üretilmediği gerekçesiyle yetkili müdürü olarak çalışmakta olduğu Ö..M..O... firmasına aralarındaki sözleşmenin 6.3.18. maddesi uyarınca 5 yıl süre ile sözleşme yapmama cezası verildiğini, reçetelerdeki sahteliğinden ve geçersizliğinden haberdar olmadığını ve yapılan işlemlerden de zarar görenin olmadığını ve sözleşmenin ihlal edlmediğini belirterek 5 yıl süre ile SGK ile sözleşme yapılmayacağına dair kurum tarafından alınan kararın iptaline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kabulüne, 5 yıl süreyle sözleşme yapılmayacağına ilişkin kararın iptaline dair verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık, davacının yetkili müdürü olduğu Optik firması tarafından davalı kuruma fatura edilen reçetelerde ki usulsüzlükler gerekçe gösterilerek kurum tarafından firma hakkında alınan cezai işlem kararının iptaline yöneliktir. Davacı tarafından açılan dava ile taraflar arasında ki mevcut muarazanın giderilmesi istenilmiştir. Mahkemece İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku ve Memur Hukuku konusunda uzman bir bilirkişi ve avukat bir bilirkişi tarafından dosyaya rapor sunulması istenilmiştir. Dosyaya sunulan 11.5.2012 hakim havale tarihli bilirkişi raporunda özet olarak taraflar arasında akdedilen bir sözleşmenin amir hükümleri gereğince talep edilme hakkı yitirilen bir hakkın elde edilmesi maksadıyla belge oluşturmanın davanın tarafları açısından haksızlık oluşturacağı, bu sebeple de sözleşmenin diğer tarafının sözleşme gereği uhdesinde bulundurduğu fesih hakkını kullanmasının hakkaniyet ilkelerine uygun olduğu kanaati bildirilmiştir. Raporun sonuç ve değerlendirme kısmında ise davacı kuruluş ile en son imzalanan sözleşme 2009 tarihli ise cezai şartın yerinde olacağı, eğer taraflar arasında 2009 yılından sonra sözleşme imzalanmış ise imzalanan bu sözleşmenin, 2009 yılında imzalanan sözleşmeyi ortadan kaldıracağı ve artık 2010 yılına ait sözleşmenin geçerli olması durumu söz konusu olacağından davacının sözleşmesinin feshinin yerinde olup olmadığı durumunun takdiri mahkemeye bırakılarak rapor sonlandırılmıştır. Mahkemece, rapor doğrultusunda, davacının taraflar arasındaki sözleşmeyi ihlal eden eylemi gerçekleştirdiği ve neticesi olarak akdedilen sözleşmenin amir hükümleri gereği davalı kurumun fesih hakkını hakkaniyete uygun olarak kullandığı belirtilmesine rağmen devamında sözleşmelerin birer yıllık olup yeni imzalanan sözleşmenin önceki sözleşmeyi hükümsüz kıldığı, dosya arasında bulunan davalı kurum yazısı ile fesih hakkının 2009 yılına ait sözleşme için kullanıldığı, tarafların bu tarihten sonra 6.10.2010 tarihinde sözleşmeyi yeniledikleri, 2010 yılı sözleşmesinin 2009 yılı sözleşmesini geçersiz kıldığı ve böylelikle davalı kurumun 2009 yılı sözleşmesine ilişkin yaptığı işlemlerin hukuki geçerliliğinin kalmadığı belirtilerek davacının fesih kararının iptaline ilişkin davasının kabulüne karar verilmiştir.Taraflar arasında imzalanan 2009 yılı sözleşmesinin 6.3.18. maddesinde reçetede/reçete eki belgede tahrifat yapıldığının veya sahte reçetenin kuruma fatura edildiğinin tespit edilmesi halinde 5.000 TL para cezası ve 5 yıl süreyle sözleşme yapılmayacağına dair hüküm bulunmakta olup 2010 yılı sözleşmesinin aynı konuya ilişkin 6.3.17. maddesinde ise değişiklik yapılarak yaptırım olarak 10.000 TL cezai şart ve 6 ay süre ile sözleşmenin feshi, eylemlerin tekrarı halinde 10.000 TL cezai şart ve 3 yıl süre ile sözleşmenin feshi yaptırımlarının uygulanacağına dair davacı firma yararına düzenleme getirilmiştir. Davacının bilirkişi raporu ile tespit edilip mahkemece de sabit görülen 2009 yılına ilişkin sözleşmeye aykırı eylemleri hakkında, davalı kurum tarafından öğrenilme tarihi itibariyle davacıya cezai şart uygulanmıştır. Davalı kurumun fesih kararına dayanak yaptığı denetim raporu 24.12.2010 tarihli olup fesih kararı ise 28.1.2011 tarihlidir. Denetim raporunun hazırlanma tarihi 2010 yılının son ayı olup, taraflar arasında bu tarihten önce 2010 yılı sözleşmesinin yapılmış olması, davalının elinde bulundurduğu sözleşmeye aykırı işlemlere karşı cezai şart uygulama hakkını ortadan kaldırmaz. Hal böyle iken mahkemece davacının eylemleri sabit görülmesine rağmen, davalının 2009 yılından sonra 2010 yılında yeniden sözleşme yapmış olmasının daha önce ki sözleşmede ki haklarını ortadan kaldıracağına dair yanılgılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 26.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.