MAHKEMESİ : Konya Tüketici MahkemesiTARİHİ : 16/05/2013NUMARASI : 2012/887-2013/321Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı borçlunun çektiği tüketici kredisi taksitlerini ödememesi üzerine davalıya 27.06.2012 tarihinde noterden ihtarname gönderildiğini, borcun yine ödenmemesi üzerine davalı aleyhine 4.811.18.TL asıl alacak ve işlemiş faizi ile birlikte toplam 5.006.53.TL' nın tahsili için icra takibi başlattığını, ancak davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline, %40 tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davaya katılmadığı gibi herhangi bir cevapta vermemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Her ne kadar mahkemece, 4077 sayılı Yasanın 10/3. maddesi uyarınca davalıya usulüne uygun muacceliyet ve kat ihtarı tebliğ edilip temerrüde düşürülmediğinden davanın tümden reddine karar verilmiş ise de; Davacı banka ile davalı arasında imzalanan 15.03.2011 tarihli tüketici kredisi sözleşmesi ile 6.500.00.TL kredi kullandırılmış, bu sözleşmenin 10. maddesinde özetle “müşterinin bu sözleşmede belirtilen ödemelerini taahhüt ettiği şekilde ödememesi halinde bakiye borcun ifasını talep edebilmesi için en az iki taksit ödemede temerrüde düşmesi gerektiği ve bankanın birbirini izleyen en az iki taksidi ödemede temerrüde düşen müşteriye en az 1 hafta süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir” yazılıdır. 4822 sayılı kanun ile değişik 4077 sayılı kanunun 10. maddesinde “… Kredi veren, taksitlerden birinin veya birkaçının ödenmemesi halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak; ancak kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması durumunda ve tüketicinin birbirini izleyen en az iki taksidi ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir. Ancak kredi verenin bu hakkını kullanabilmesi için en az bir hafta süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir. Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren, asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemez.”hükmü yer almaktadır. Dosya kapsamı ile davalı borçlunun birbirini izleyen en az iki taksidi ödemede temerrüde düşmüş olduğu sabittir. Buna göre davacı bankanın kredi sözleşmesinin 10.maddesinde saklı tuttuğu hakkını kullanabilmesi için 4077 sayılı kanunun 10.maddesi hükmüne göre birbirini izleyen en az iki taksidin belirlenerek ödenmesi, aksi halde bakiye tüm taksitlerin muaccel olacağı uyarısını taşıyan ve 7 gün süreli ihtarname gönderilmesi gerekir. Davacı bankanın 27.06.2012 tarihli ihtarının usulüne uygun olarak tebliğ edilmemesi nedeniyle bu ihtar 4077 sayılı kanunun 10.maddesi şartlarına uygun bir muacceliyet ihtarı olarak kabul edilemez ve dolayısıyla tüm kredi borcu için takip yapılamaz. Ancak davacı banka, davalı borçlunun hesap katinde ve takip tarihinde halen ödemediği ya da eksik ve geç ödediği taksitler nedeniyle gecikme faizi ve diğer ferileriyle birlikte takip yapma hakkına sahiptir. O halde mahkemece, davalı borçlunun takip tarihine kadar ödemediği taksitlerle, geç ödeme nedeniyle gecikme faizi ve ferilerinin miktarı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak belirlenecek miktar üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın tümden reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 24.30 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.