Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5067 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23685 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Adana 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 16/05/2013NUMARASI : 2012/63-2013/300Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı Belediye, açılan ihaleler sonucunda, davalı işverenlerle hizmet sözleşmeleri yapıldığını, davalı şirketlerin çalıştırmış oldukları işçilerden Bülent Hazar’ın, kıdem, ihbar tazminatı ve benzeri işçilik alacakları nedeniyle iş mahkemesinde açmış olduğu davanın Belediye aleyhine sonuçlandığını, başlatılan icra takibi üzerine ödeme yapmak zorunda kaldıklarını ileri sürerek, dava dışı işçiye yapılan ödemenin, faiziyle birlikte davalılardan rücuen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, 15.5.2013 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne, ilamda adı geçen her bir davalı yönünden ayrı ayrı belirtilen miktarların, 27.1.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, asıl işveren davacı Belediyenin, davalı şirketler tarafından çalıştır??lan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemine ilişkin olup mahkemece, Belediye tarafından ödenen işçi alacaklarından, asıl işveren davacı Belediye ile davalıların yarı yarıya sorumlu olduklarının kabulü ile hüküm kurulmuştur. 4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” Hükmü bulunmaktadır. Dava konusu olayda da davacı Belediye ile davalılar arasında asıl işveren- alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunundan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar. İç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide) ise, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler. Nitekim Borçlar Kanununun 146. Maddesinde düzenlenen, “Borcun mahiyetinden hilafı istidlal olunmadıkça, müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyeden birbirine müsavi birer hisseyi üzerlerine almaya mecburdur. Hissesinden fazla tediyede bulunan, fazla ödeme ile diğerlerine rücu hakkını kazanır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil sorumlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.Dava konusu olayda, davacı Belediye ile davalılar Ç..ve M..Limited Şirketleri arasında imzalanmış olan sözleşmelerin “teknik ve idari şartnameleri”nin 12.maddesinde düzenlenen “Hukuki Esaslar” başlıklı (j) bendinde, “…Yüklenici, sözleşme kıdem tazminatı gibi işçi haklarından ve işçi ile arasındaki ihtilaflardan kendi sorumlu olacaktır.” hükmü mevcut olup, aynı hüküm, diğer davalılar A.., Y.. ve A..Limited Şirketleri ile yapılan sözleşmelerin eki niteliğindeki teknik ve idari şartnamelerinin 12. maddesinin (i) bendinde de bulunmaktadır. Görüldüğü üzere davacı Belediye ile tüm davalılar arasında imzalanan sözleşmelere ekli teknik ve idari şartnamelerde, kıdem tazminatı gibi işçi hak ve alacakları nedeniyle açıkça yüklenicinin sorumlu olacağı belirtilmiş olup, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme ve şartname hükümleri tarafları bağlayacağından, davacı Belediyenin asıl işveren olarak ödemiş olduğu miktarın tamamını ilgili davalıdan rücuen tahsilini talep edebileceğinin kabulü gerekir. Mahkemece açıklanan hususlar göz ardı edilerek, dava dışı işçiye yapılan ödeme nedeniyle davacı ve davalıların %50 oranda sorumlu olduklarının kabulü ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ :Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 25.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.