Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4999 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 43208 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 24. Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalıya ait ... plakalı minibüste şoför olarak 01.10.1993 tarihinden 20.02.2005 tarihine kadar kesintisiz çalıştığını, iş akdinin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini belirterek, kıdem, ihbar, fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil ve yıllık izin ücretleri olmak üzere toplam 26.800,00TL'nin kıdem tazminatı için iş akdinin feshi tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduatı faizi ile diğer tazminat ve alacaklar için dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, açılan davanın kısmen kabulüne; 1.997,17TL ihbar tazminatı alacağının 800,00TL'sinin dava tarihi olan 14/04/2009 tarihinden, geri kalanının ıslah tarihi olan 14/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, %30 hakkaniyet indirimi yapılması sonrası oluşan 2.990,73TL fazla mesai alacağının dava tarihi olan 14/04/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 266,62 TL genel tatil alacağının dava tarihi olan 14/04/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Hafta tatili alacağı, yıllık izin alacağı ve kıdem tazminatı alacağı taleplerinin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, davalı ile aralarındaki hizmet sözleşmesine dayalı olarak kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, yıllık izin, hafta tatili ve genel tatil izin ücretlerinin tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. .... İş Mahkemesi'nin 2007/268E. Sayılı kesinleşen kararına göre, davacının davalının yanında 01.10.1993-20.02.2005 tarihleri arasında, davalıya ait minübüste şöför olarak çalıştığı hususu sabittir. Çekişme, BK.nun 313. ve devamı maddelerinde düzenlenen hizmet akdinden kaynaklanmakta olup, davacı, davalının haksız olarak iş aktine son verdiğini iddia etmiştir. Bu durumda, uyuşmazlık hizmet aktinin haklı nedenle feshedilip edilmediği ve davacının tazminata hak kazanıp kazanmadığı ve ayrıca diğer işçilik alacaklarından davalının sorumlu olup olmadığı konusunda toplanmaktadır. 4857 Sayılı Kanun'un 4/1-ı maddesinde 507 Sayılı Kanun'un 2.maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde bu kanun hükümlerinin uygulanmayacağı vurgulanmıştır. Bu durumda uyuşmazlıkta uygulanacak hükümler davanın açıldığı tarih itibariyle 818 Sayılı Kanun hükümleridir. Davacı'nın istemleri arasında kıdem, ihbar, yıllık izin ücreti, hafta tatili ve genel tatil ücretleri ile fazla çalışma ücreti bulunmaktadır. BK.nun 344. maddesi, "muhik sebeplerden dolayı gerek işçi gerekse iş sahibi, bir ihbara lüzum olmaksızın her vakit akdi feshedebilir. Ezcümle, ahlaka müteallik sebeplerden dolayı yahut hüsnüniyet kaideleri noktasından iki taraftan birini artık akti icra etmemekte haklı gösteren her hal, muhik bir sebep teşkil eder.Bu gibi hallerin mevcudiyetini hakim taktir eder.Fakat işçinin kendi kusuru olmaksızın duçar olduğu nispeten kısa bir hastalığı yahut kısa müddetli bir askeri mükellefiyeti ifa etmesi, muhik sebep olarak kabul edilemez." hükmü, yine BK.nun 345/1. maddesinde ise, "Muhik sebepler bir tarafın akte riayet etmemesinde ibaret olduğu taktirde, bir taraf diğer tarafa onun akit ile müstehak iken mahrum kaldığı feri menfaatler de nazara alınmak üzere, tam bir tazminat itasıyla mükellef olur." hükmü ve yine anılan maddenin 2. fıkrasında ise, "bundan başka hakim vaktinden evvel feshin mali neticelerini, hali ve mahalli adeti gözönünde tutarak taktir eder." hükmü vazedilmiştir. Az yukarıda vurgulandığı üzere, öncelikle mahkemece fesih üzerinde durulması gerekir. Mahkemece, feshin haklı olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapılmamıştır. Oysa az yukarıda düzenlenen 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 344 ve 345. maddelerinde hem işçinin hem de işveren tarafından feshedilebileceği, ancak tazminat isteminde bulunulabilmesi için feshin işveren tarafından haksız olarak feshedilmesi, yada işçinin fesihte haklı olması gerektiği anlaşılmalıdır. Öte yandan süreli akitlerde de vaktinden önce fesihle ilgili BK.nun 345/2. maddesinde düzenleme bulunmaktadır. Somut olaya dönülecek olursa, mahkemece, sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı değerlendirilmeli, feshin işveren tarafından haksız ya da işçi tarafından haklı olarak feshedildiğinin belirlenmesi halinde işçinin BK.nun az yukarıda açıklanan hükümlerinde düzenlenen tazminatları isteyebileceği gözetilmeli ve bu konuda davacının tüm delilleri ve davalının da karşı delilleri toplanmalı, gerektiğinde tanıkların yeniden anlatımlarına başvurulmalı, akabinde uzman bilirkişiden rapor alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Mahkemenin bu yönleri gözardı ederek eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.2-Bozma sebebine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 25,20 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/02/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.