Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4814 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 26416 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 09/07/2013NUMARASI : 2011/566-2013/434Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı ile yapılan hizmet satın alma sözleşmesine göre, davalı kurum sigortalısı hastalara verilen hizmet bedeline konu faturaların, davalı kuruma ibrazından itibaren 60 gün içinde fatura incelemesinin tamamlanmaması halinde fatura bedellerinin avans ödemesi olarak ödendiğini, sonrasında fatura incelemesi tamamlanarak fazla ödeme olması halinde bu miktarların davalı kurumda mevcut alacaklarından kesildiğini, ancak bu fazla ödeme olarak belirlenen miktardan fazla bir kesinti yapıldığını, davalı tarafından bu fazla kesintinin sebebinin faiz olarak bildirildiğini, faiz adı altında yapılan 48.261, 72 TL kesintinin haksız olduğunu ileri sürerek yapılan bu kesintinin temerrüt tarihinden itibaren faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davacı tarafından düzenlenen faturaların Sağlık Uygulama tebliğine göre teslim tarihinden itibaren 60 günlük süreden sonra tamamlanan incelemesi sonucu tespit edilen fazla ödemelerin kamu zararlarının tahsiline ilişkin usul ve esaslar hakkındaki yönetmeliğin 12. maddesine göre faiz uygulandığını belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davalının teslim edilen faturaları süresinde incelemeyerek sözleşme çerçevesinde fazla avans ödemesi yaptığı, davacının bunda kusurunun bulunmadığını, ödemelere faiz yürütülmesinin iyi niyet kaideleri ile bağdaşmadığı gibi bu hususta sözleşmede hüküm bulunmadığından faiz kesintisinin sözleşme ve mevzuata aykırı olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, taraflar arasındaki hizmet satın alma sözleşmesine dayalı olarak davacı tarafından davalı kurum sigortalılarına verilen sağlık hizmet bedellerine konu faturaların Sağlık Uygulama tebliği ve 2009/740 sayılı genelgeye göre davalıya tesliminden itibaren 60 günlük sürede incelemesinin tamamlanmaması nedeniyle tüm fatura bedelleri üzerinden davacıya yapılan avans ödemesinden, incelemenin tamamlanması sonucu belirlenen fazla yapılan ödemelerin istirdadında davalının faiz talep hakkı bulunup bulunmadığına ilişkindir. Nitekim davacı ile davalı arasında varılan mutabakat listesine göre davalı kurum tarafından yapılan fazla avans ödemesinin miktarına ilişkin taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında yapılan Sağlık Hizmeti satın alma sözleşmesinin “Ödeme Şartları ve Zamanı” ara başlıklı 4.6. maddesinde “ Bu sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan ve sağlık hizmeti sunucusuna yapılan yersiz ödemeler, ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte sağlık hizmeti sunucusunun kurumda tahakkuk etmiş alacağından mahsup edilir. Kurumda tahakkuk etmiş alacağı veya yeterli alacağı bulunmayan sağlık hizmeti sunucuları için kurum alacağı genel hükümlere göre tahsil edilir” denilmek suretiyle davalı tarafından avans ödemesi olarak yapılan ve taraflarca varılan mutabakata göre bu ödemenin yersiz bir ödeme olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla bu düzenlemeye göre davalının faiz talebinin yerinde olduğunun kabulü gerekir. Ayrıca Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 12. maddesinde de “ Kamu zararından doğan alacaklar, sorumlulardan ve/veya ilgililerden, zararın oluştuğu tarihten itibaren ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faiziyle birlikte tahsil edilir. “ şeklinde genel bir düzenlemeye yer verilmiş olup, her iki düzenleme çerçevesinde yapılan değerlendirmeye dayalı hazırlanan bilirkişi raporuna göre davalı tarafından yapılan faiz kesintisi yerinde olduğu hesaplanmıştır. Hal böyle olunca mahkemece davalı tarafından faize ilişkin yapılan mahsup işleminin yerinde olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 24.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.