Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3965 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 45619 - Esas Yıl 2014





Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, yapılan ihale sonucu yapılan sözleşme ile davalıya bağlı hastanelere hizmetverdiğini, dava dışı işçinin davalı işten ayrılması nedeniyle işçilik haklarının tespiti ve tahsili için açtığı dava sonucu davalı ile birlikte sorumlu tutuldukları alacağı icraen kendilerinin ödediklerini, sözleşme ve ihale dokümanında davacı firmanın sorumlu olacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığını bu yüzden eşit oranda sorumluluk esasının geçerli olması gerektiğini bildirerek, ödediği bedelin yarısına tekabül eden 9.438, 20 TL nin avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalının kendisine bağlı hastaneler için hizmet alımı ihalesidüzenlediğini, kendilerinin ihaleye alan firmalardan olduğunu, dava dışı işçinin davalı işten ayrılması nedeniyle işçilik haklarının tespiti ve tahsili için açtığı dava sonucu davalı ile birlikte sorumlu tutuldukları alacağı icraen kendilerinin ödediklerini, sözleşme ve ihale dokümanında davacı firmanın sorumlu olacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığını bu yüzden eşit oranda sorumluluk esasının geçerli olması gerektiğini bildirerek, ödediği bedelin yarısının rücuen tahsiline karar verilmesi için eldeki davayı açmıştır. Bilirkişi raporu ve dosya kapsamından, iş mahkemesinde davalı olarak davacı firma ile davalı Bakanlığın gösterildiği, 20.4.2005-28.2.2011 tarihli arasını kapsar şekilde davalılardan tahsiline karar verildiği ancak iş mahkemesi kararı uyarınca ödemeyi davacı tarafın yaptığı anlaşılmaktadır. Davacı firmanın, 17.4.2010-28.2.2011 döneminde davalıya hizmet verdiği tartışmalı değildir. Mahkemece, davacının sorumlu olduğu miktar, işçiyi çalıştırdığı döneme isabet eden işçilik haklarının yarısı alınarak hesaplanmış, hesaplanan bu miktar, davacının işçiye yaptığı toplam ödemeden düşülerek kalan bakiyenin davalıdanrücuen tahsiline karar verilmiştir. Ne var ki, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 23.maddesinde yüklenicinin çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları ile ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen hükümler ve genel şartnamenin 6.bölümünde belirlendiği, yüklenicinin buna aynen uymayı taahhüt ettiği yazılıdır. Hizmetişleri genel şartnamesinin 6.bölüm 38.maddesinde “Yüklenici, çalıştırdığı işçilerin işi yapmakta olduğu bir iş kolu veya meslekte aynı tipteki bu iş için mevzuatta kabul edilenlerden daha az elverişli olmayan şartlarda çalışmalarını ve ücret almalarını sağlayacaktır. Ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarının toplu sözleşme ile veya mevzuatla tespit edilmemiş olması halinde yüklenici, en yakın ve en uygun bir bölgedeki iş kolu veya meslekteki aynı tip bir iş için mevzuatla tespit edilenlerden daha az elverişli olmayan ücret , yan ödeme ve çalışma şartlarını sağlayacaktır.” hükmü yer almaktadır.Hizmetişleri genel şartnamesi öncelikle uygulanması gereken ihale dokümanı olarak sayılmıştır. Bu açıklamalara göre, işçinin işçilik alacakları için iş mahkemesinde açtığı davada, davalı idarenin sorumlu tutulması iş kanunundan (asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğundan) kaynaklanan bir zorunluluktur. Davacı tarafından ödenen kısmınrücuuna ilişkin davada ise taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakmak gerekir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 23.maddesi hizmetişleri genel şartnamesine atıf yapmakta olup, şartnamenin 6.bölüm 38.maddesi hükmüne göre, çalıştırılan işçilerin ücret ve yan ödemelerinden davacı yüklenici çalıştırdığı dönemle sınırlı olarak sorumludur. Müteselsil borçlulukta borçlular arasındaki iç ilişkiyi (alacaklıya yapılan ifadan sonra borçluların birbirlerine karşı sorumluluğunu) düzenleyen 6098 sayılı Borçlar Kanununun 167.maddesinin dava konusu olayda uygulanması mümkün değildir. Zira, sözleşme ve ihale dokümanında sorumluluk belirlenmiştir. İş mahkemesi kararında belirtilen işçinin çalıştığı toplam süre 20.4.2005-28.2.2011 dönemi olarak gösterilmiş ise de davacı firma 17.4.2010-28.2.2011 döneminde dava dışı işçiyi çalıştırmış, kalan dönemler için dava dışı firmalar işçiyi çalıştırmışlardır. Kural olarak her yüklenici çalıştırdığı işçinin işçilik haklarından kendi çalıştırdığı dönemle sorumludur. Aynı işin devamı niteliğinde davalıya bağlı hastanelerdehizmetverip dava dışı işçiyi çalıştıran diğer firmalar bakımından da az yukarıda izah edilen sözleşme maddesi ve yasal düzenlemeler çerçevesinde davalı idareyi sorumlu tutmak mümkün değildir. Buna göre, davacı kendi çalıştırdığı dönemi davalı idareyerücuedemeyeceği gibi dava dışı diğer firmaların işçiyi çalıştırdıkları döneme isabet edipte davacı tarafından ödenen işçilik hakları alacağı için de davalı idareye rücuedemeyeceğinin kabulü gerekir. Davacı firmanın iş mahkemesi kararı gereği ödemiş olduğu ancak kendi çalıştırdığı dönem dışına isabet eden işçilik hakları alacağını, dava dışı diğer firmalardan talep etme hakkına sahip olduğu hususları gözetilmeksizin yazılı şekilde eksik değerlendirme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.