Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 349 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 26266 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davalı ... Vekili avukat ... geldi. Davalı taraftan gelen olmadığından, onların yokluğundan duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalıdan 14.3.2007 tarihinde satın aldığı 3.500 adet “...”ni 2007 yılında güzün taşınmazına diktiği,gereği gibi baktığını, anacak fidelerin bu cins değil, ”....” cinsi zeytin fidesi olduğunun İlçe tarım Müdürlüğü yetkililerince 24.7.2009 tarihinde tesbit edildiğini,bu zeytin bahçesi oluşturmak için devletin destek verdiğini,bu desteği organize eden Tahkim Komisyonunun zeytin fidelerinin “....” olmaması nedeniyle destek talebini reddettiğini,sertifikasının bu çeşide ilişkin olması nedeniyle başka bir tür için de destek alamadığını bildirerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 10.000 TL.nin ödeme talebinin reddedildiği 24.6.2009 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 6.12.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile 42.875 TL nin tahsilini talep etmiştir.Davalı zamanaşımı itirazında bulunmuş, esası yönünden de davanın reddini dilemiştir.Mahkemece davanın kısmen kabulü ile,35.157,50 TL nin 24.6.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dosyanın incelenmesinde; Davacının devletten destek alarak zeytin bahçesi tesis etmek için davalıdan 3.500 adet ... cinsi .. ... .. sertifikalı olarak 14.3.2007 tarihinde satın aldığı, 2007 yılı güzün bahçesine diktiği, ağaçların yetişmesini müteakip,destek başvurusu nedeniyle İlçe Tarım Müdürlüğünce, davacının zeytin bahçesinde yapılan tarihli tesbitte fidanların bu cins olmadığı, ... cinsi olduğu tesbit edildiğini,destek organizasyonunu yapan Tahkim Komisyonunun 24.6.2009 tarihli kararı ile destek talebine uygun sertifikalı çeşit olmadığı için destek talebinin reddine karar verildiği, diğer çeşitlere verilen desteklerinde,fidanların sertifikasına uygun olmaması nedeniyle reddedildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacı, alamadığı destek bedeli nedeniyle uğradığı zararın tahsili için 13.5.2011 tarihinde eldeki davayı açmıştır. Tohumculuk Kanununun kapsam başlıklı 2.maddesinde “ Bu Kanun; tarla bitkileri, bağ-bahçe bitkileri, orman bitki türleri ve diğer bitki türleri çoğaltım materyaline ait çeşitlerin ve genetik kaynakların kayıt altına alınması, tohumlukların üretimi, sertifikasyonu, ticareti, piyasa denetimi ve kurumsal yapılanmalar ile ilgili düzenlemeleri kapsar. ”şeklinde düzenleme getirilmiştir. Tohum ve türevlerinin üretim ve satışı, gerekli izinlerin alınmasının bu kanun kapsamında düzenlendiği de gözetildiğinde, kanunun bu süreçte yer alan gerçek ve tüzel kişiler için uygulanması gerekir.Üretilen fide de madde kapsamında ifade edilen tohum ve türevlerine ilişkindir. Yine,5553 sayılı Tohumculuk Kanununun 11.maddesinde” Fiillerinin ayrıca suç sayılma hâli saklı kalmak üzere, zarara neden olan kusurlu tohumluğu üreten, satan, dağıtan, ithal eden veya başka şekilde piyasaya süren gerçek veya tüzel kişiler, meydana gelen zararı müteselsilen tazmin etmekle yükümlüdür. Bunlar zararı, kusurları oranında birbirlerine rücu edebilirler.Dava, zarara uğrayanın zarara uğradığının tespit edilmesinden itibaren altı ay içinde, her hâlde zararın meydana gelmesinden itibaren iki yıl içinde açılabilir. ”hükmünü içermektedir. Davacının satın aldığı fidanların sertifikasına uygun olmadığını,24.6.2009 tarihli komisyonun ret kararı ile öğrendiği halde az yukarıda açıklanan madde kapsamına uygun olarak öğrenmeden itibaren 6 ay içinde eldeki davasını açmadığı anlaşılmaktadır.Yasa hükmünde bahsedilen süre,hak düşürücü nitelikte taraflar ileri sürmese bile resen nazara alınıp uygulanması gerekir.Bu açıklamalar ışığında davanın süresinde açılmadığı anlaşılmakla davanın süre bakımından reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle kararın davalı yararına BOZULMASINA, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan 600,40 TL. temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.