Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 30274 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 34180 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Aydın 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 06/06/2013NUMARASI : 2009/63-2013/324Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı ... Tic. Ltd. Şti vekili avukat B.K.. ile davalı A.. B.. vekili avukat S. T..'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, Aydın Belediye Encümeni’nin kararı ile mülkiyeti davalı belediyeye ait olan 272 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerine kafeterya ve sanat galerisi inşaatı yapılması işinin 25 yıl ve aylık 1.000 Mark üzerinden kendisine ihale edildiğini, inşaatın tamamlandığını ancak ihalenin davalı tarafından iptal edildiğini, bu karanın iptali için Aydın İdare Mahkemesi’ne açılan davanın reddedilerek kesinleştiğini, davalı belediye tarafından açılan men-i müdahale davası sonucunda taşınmazdan tahliyelerine karar verildiğini, 02/12/2008 tarihinde taşınmazı tahliye ederek davalı belediyeye teslim ettiklerini, 03/12/2008 tarihinde taşınmazı kiralayarak kiracı sıfatıyla işletmeye devam ettiklerini, ihalenin iptal edilmemiş olması halinde tesisi 18 yıl 6 ay daha işletme haklarının bulunduğunu, bu süre boyunca elde edilecek ticari karın, tesis için yapılan tüm imalat giderlerinin (fiili zarar), inşaat süresince mahrum kalınan ticari gelirin ve inşaata sarf edilen sermayenin kullanılamaması nedeniyle mahrum kalınan karın davalı belediyeden tahsili gerektiğini ileri sürerek şimdilik 1.100.000 TL tazminatın eserin yapıldığı 21/06/2002 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; ıslah ile talebini 1.514.279,19-TL’ye çıkarmıştır.Davalı, taraflar arasındaki sözleşmenin esaslı unsurlarının yasaya aykırı olması nedeniyle yok hükmünde olduğunu, sözleşmenin iptali kararının İdare Mahkemesi kararı ile kesinleştiğini, tarafların ancak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunabileceklerini savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 790.645,20 TL.nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.1-Anayasanın 141/III maddesi uyarınca mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. 6100 sayılı HMK’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nun 297/2. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir.Bu hükümler kamu düzeni ile ilgili olup, resen gözetilir.. Temyize konu davada, birbirleri ile çelişen muhtelif bilirkişi raporları ve ek raporları alınmasına rağmen mahkemece, hangi gerekçeyle 09.07.2007 tarihli bilirkişi raporunun ve 07.05.2013 tarihli ek raporunun hükme esas alındığı açıklanmamıştır. Yine kararın gerekçe kısmında “davacının inşaatı kullanmadığı süre boyunca inşaat maliyetine denk gelen bedeli davalı taraftan talep etmekte haklı olduğu” nun belirtilmesine rağmen gerekçeli kararın son paragrafında davacının 17 yıl 10 ay 28 gün eksik işlettiği süreye denk gelen zararı davalıdan talep edilebileceğinin düşünüldüğü belirtilerek bu meblağ yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu durum, az yukarda açıklanan mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması ve hüküm ile gerekçenin birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olup, kararın bozulmasını gerektirir.2-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (1) numaralı bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA,(2) numaralı bentte açıklanan nedenle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının karşılıklı alınarak birbirlerine verilmesine, peşin alınan 13.502,25 TL. temyiz harcının istek halinde davacı ve davalıya iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 1.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.