MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, 16.4.2003 tarihinden beri davalı kurumun sözleşmeli hukuk müşaviri olarak görev yaptığını, davalının 15.4.2007 tarihinde sözleşmeyi feshettiğini, ancak bir kısım ücret alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla takip edip fesih sonrası 27.3.2007 tarihli tutanakla devrettiği derdest dava ve işler için 10.000,00TL, bu tutanakta yer almayan ve fakat takip ettiği kesinleşmiş dava ve işler için 10.000,00 TL, tarafınca sonuçlandırılmış ve davalının da tahsil etmiş olduğu işler için 4.600,00 TL vekalet ücretinin faizleri ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, yargılama sürecinde dava değerini ıslahla arttırmış, derdest dosyalara yönelik istemini atiye bırakmıştır. Davalı, kurumun diğer avukatları ile birlikte takip edilen işlerden davacının tek başına vekalet ücreti hak edemeyeceğini, istemin haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece verilen davanın kabulü ile 24.600,00 TL nin dava, bakiye 133.187,38 TL nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ilişkin ilk karar, Dairemizin 9.11.2009 tarih, 2009/4251 esas- 2009/12968 karar sayılı ilamı ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulduğu belirtilerek yapılan yargılama sonunda derdest dosyalara yönelik dava atiye bırakıldığından 14.600,00 TL nin dava, bakiye 117.388,70 TL nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.Dava, vekalet sözleşmesinden doğan alacak istemine ilişkindir. Dairemizin 9.11.2009 tarih, 2009/4251 esas- 2009/12968 karar sayılı bozma ilamında "kesinleşmiş olup da ücreti emanet hesabına alınan işlere ait bedelin sözleşmeli avukatlara hangi usule göre dağıtıldığının araştırılmasına" işaret edilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan incelemede Ücret Tevzi Yönetmeliğinin uygulanmadığı belirlenmiş, bilirkişi de daha önceden yapılan kesintilerden yola çıkarak uygulamanın kurumdaki en yüksek kadrolu müşavirin maaş katsayısı üzerinden yapılan hesaplama ile varılacak miktarın mahsubu olduğunu tespit etmiş, bu tespit emanet hesabına alınmamış işlerde de tatbik edileceğinden kesinleşmiş ve fakat vekalet ücreti emanet hesabına alınamamış takip ve işlerle ilgili olarak kurum uygulaması dikkate alınacak olur ise davacının alacağının 98.267,18 TL Ücret Tevzii Yönetmeliği uygulanır ise de alacağın 72.346,00 TL olacağı gösterilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra yapılan araştırmada ücret dağıtımında Ücret Tevzii Yönetmeliğinin uygulanmadığının tespit edilmiş olmasına rağmen, bu Yönetmelik esas alınmak suretiyle alacağın 72,346,00 TL üzerinden kabul edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, davacının temyiz itirazları bu yönden yerinde görülmüştür. Bununla birlikte; bu kalem işlerle ilgili olarak hükme esas alınan son bilirkişi raporunun dayanağı olan ve bozma öncesinde alınan 10.10.2008 tarihli bilirkişi raporunda sözleşmenin sona erdiği 15.4.2007 tarihi itibariyle kesinleşmemiş işler de tamamlanmış gibi hesaba katılmış ve rapora bu yönden itiraz edilmiş olmasına rağmen hükme esas alınan raporda itiraza uğrayan bu tesbite itibar edilmesi yerinde olmayıp, davalının temyiz itirazları da bu yönden haklı bulunmuştur. O halde; mahkemece yapılacak iş, davacı tarafça takip edilen tüm işler getirtilip inceleme yapılarak, davacının sözleşmenin bittiği tarih itibariyle kesinleşmiş işlerden tarife uyarınca hesaplanan ücretinin kurum uygulamasına göre belirlenmesi tamamlanmamış işler yönünden ise bozma ilamında belirtilen şekilde sarf ettiği emek ve mesaisine göre hakkaniyet ölçüsünde ücret isteyebileceğini dikkate alarak değerlendirme yapılmasıdır. Bu nedenle eksik inceleme ve hatalı kabule dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün her iki taraf lehine BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.