MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı vekili, şirketin salça fabrikasının bulunduğunu, davalı ile 2007 yılında domates ekimi için anlaşıldığını, bu anlaşma gereği davalının salçalık domates ekerek davacı şirkete teslim edeceğini, ayrıca diğer müstahsillerden de domates alarak komisyon karşılığında şirkete teslim etme konusunda taahhüt verdiğini, bu nedenle davalıya üreteceği domates fideleri ile toplam 20,000,00TL nin nakit avans olarak verildiğini, nakit avans ve fidelerin toplam bedelinin 35.234,20TL olduğunu, davalının aynı yıl içinde şirkete 24.346,80TL bedelinde domates teslim ettiğini, davacının alacağı 35.234,20TL'den 24.346,80TL domates bedeli ile 993,92TL komisyon alacağının düşülmesinden sonra şirketin 9,893,48TL alacağının bulunduğunu ileri sürerek davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, davacıdan 20.000,00 TL nakit ve 9.500,00TL değerinde fide aldığını, ayrıca kendisinin davacı şirketten 2006 yılından 1.500,00TL alacağı kaldığını, davacı şirkete 27.663,30TL mal teslim ettiğini, davacı tarafın belirttiği nakit ve fide bedelinin fahiş olduğunu, kendisinin davacıdan alacaklı konumda bulunduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; 4.880,39TL alacağın 05/05/2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.1-Davacı, eldeki davada, davalıyla aralarında domates üretimi ve teslimi hususunda anlaşma olduğunu, buna göre davalıdan alacaklı olduğunu ileri sürmüş; davalı, borcunun olmadığını aksine davacıdan alacaklı olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiş; mahkeme ise, 09.12.2013 tarihli bilirkişi raporunu benimsemek suretiyle, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Dosya kapsamı incelendiğinde, mahkemenin davalı tarafın teslim ettiği ürün tutarının 20.655,36TL olduğunu, davacının teslimatının ise 26.026,04TL olduğunu benimseyerek karar verdiği, oysa davacının dava dilekçesinde, davalının teslim ettiği ürünün 24.346,80TL olduğunu, davalının ise cevap dilekçesinde, davacıdan 29.500,00TL değerinde nakit ve fide aldığını kabul ettikleri anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, tarafların kabulleriyle bağlı olunduğu düşünülmeksizin, beyanları değerlendirilmeden, hüküm tesis edilmiş olunması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde davacı ve davalıya iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.