Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 30135 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21344 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalıya kendisine ait ticari aracın satışı için vekaletname verdiğini, davalının aracı 3.kişiye satarak bedelini aldığını, satış bedelini kısmen ödediğini, taraflar arasındaki borç ilişkisinin dönem dönem yapılandırılarak yenilendiğini, bu borç nedeniyle taraflar arasında protokoller ve rehin sözleşmeleri düzenlendiğini, davalıya ihtarlar çekildiğini ancak davalının borcunu tam olarak ödemediğini, en son davalının bakiye 100.000-TL borç için bizzat kendi yazısı ile düzenlediği 20.03.2012 tanzim tarihli senedi tanıklar huzurunda verdiğini, senedin icraya konulduğunu ancak davalının imza itirazında bulunduğunu, İcra Hukuk Mahkemesi tarafından senetteki imzanın davalıya ait olmaması nedeniyle takibin iptal edildiğini, oysaki imzanın davalıya ait olduğunu ileri sürerek 100.000-TL alacağın reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, ticari aracın bedelini kapattığını, 2010 yılında davacıdan 100.000-TL borç aldığını, buna karşılık olarak 28.07.2010 tarihli rehin sözleşmesi yaptıklarını ve dolmuşu üzerine rehin konulduğunu, bu rehin devam ederken 2011 yılında davacıdan 200.000-TL daha borç aldığını, önceki rehnin kaldırılarak aynı araç üzerine 14.06.2011 tarihli 300.000-TL'lik rehin konulduğunu, satın alacağı dükkanın emaneten davacı adına yapılması şartı ile rehnin kaldırılması konusunda anlaştıklarını, dükkanın tapusunun davacının babasının adına yapılmasına rağmen rehin kaldırmadığı gibi sürekli rehnin paraya çevrilmesi ile tehdit edildiğini, rehin sözleşmesinin ...... İcra Müdürlüğü'nün 2012/9437 Esas sayılı dosyasında takibe konulduğunu, bu dosya borcunu ödemek zorunda kaldığını, halen bu nedenle davacıdan alacaklı olduğunu, davacının baskı yaptığı bir gün kendisine 100.000-TL'lik senet verebileceğini söylediğini ancak davacının bunu kabul etmediğini, senedi doldurduğunu fakat imzalamadığını, davacının masa üzerinde kalan bu senedi alarak sahte imza atıp takibe koyduğunu, senetteki imzanın kendisine ait olmadığını, tanık dinletmeye muvafakatının olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece,davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.1-Taraflar arasında protokoller ve rehin sözleşmeleri ile yenilenen bir borç ilişkisi bulunduğu konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı, davalının en son bakiye 100.000-TL borcu kaldığını ve bu nedenle 100.000-TL lik senet tanzim ederek kendisine verdiğini, ancak bu senede dayanarak başlatılan icra takibinin imzanın davalıya ait olmaması nedeniyle iptal edildiğini ileri sürerek alacağının tahsilini istemiştir. Davalı ise davacının baskısı ile kendisine 100.000-TL'lik senet düzenleyip verebileceğini söylediğini, senedin kendisi tarafından tanzim edildiğini ancak imzalanmadığını, davacının masa üzerinde kalan bu senedi alarak sahte imza atmak suretiyle takibe koyduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 26.03.2014 tarihli raporu ile bono altındaki imzanın davalının eli ürünü olmadığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki davalı; taraflar arasındaki borç ilişkileri nedeniyle en son 100.000-TL'lik senet düzenleyerek davacıya vermeyi teklif ettiğini, dava konusu senedi bu amaçla kendisinin tanzim ettiğini ancak davacı tarafından kabul edilmediğini belirterek davacıya 100.000-TL borçlu olduğunu ikrar etmiştir. İkrar kesin delil olup, bu durumda artık senet altındaki imzanın davalıya ait olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Hal böyle olunca davanın kabulü gerekirken yanlış değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.