MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı,....İli,.... İlçesi,.... 30 parsel üzerinde davalı şirket tarafından inşaa edilecek olan.... no’lu bağımsız bölümü 570.000 TL bedelle 27.7.2009 tarihinde satın aldığını, taşınmazın teslimi için gereken 14 aylık sürede teslim edilemediği gibi inşaatın yarım bırakıldığını, ortak alanlarda da yapılması gereken sosyal tesislerin yapılmadığını, bu nedenle zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, bağımsız bölümdeki eksiklikler için 100.000,00 TL, ortak alanlardaki eksik işler için 108.970,00 TL olmak üzere toplam 208.970,00 TL’nin ve 57.725,00 TL cezai şartın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, 76.399,00 TL eksik iş bedeli ile 57.725,00 TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Davacı, davalıdan satın aldığı bağımsız bölümün zamanında teslim edilmediğini, bağımsız bölümde ve ortak alanlarda eksik ve ayıplı işlerin bulunduğunu ileri sürerek, tazminat ve cezai şart istemiyle eldeki davayı açmış, mahkemece de davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davacının, eksik ve ayıplı işler yönünden talebi konusunda mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu gereğince, bağımsız bölüm ve site ortak alanlarındaki eksik ve hatalı imalatların toplam bedelinden, henüz ödenmemiş olan satış bedelinin mahsubu suretiyle belirlenen 76.399,00 TL’nin tahsiline karar verilmiştir. Oysa ki bu durumda satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde, doktrinde, "mutlak metod", "nispi metod" ve "tazminat metodu" adıyla bilinen değişik görüşler mevcutsa da, gerek Dairemiz gerekse Yargıtay tarafından öteden beri uygulanan "nispi metod" olarak adlandırılan hesaplama yöntemi benimsenmektedir. (13.HD. T.26.12.1997,.....) Bu metoda göre; satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenmektedir. Başka bir ifade ile satılanın, tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeri ile, ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanmaktadır. Somut olayda da, dava konusu satış bedelinden indirilmesi gereken miktarın bu metoda göre belirlenmesi gereklidir. O halde mahkemece, davacı tarafından satın alınan dairenin, satış tarihi itibariyle rayiç değeri ile (ayıpsız değer), yine aynı tarih itibariyle ayıplı durumuna göre rayiç değeri (ayıplı değer) ayrı ayrı belirlenmeli, belirlenecek bu miktarlar birbirine oranlanmalı, tespit edilecek bu oran da satış bedeline uygulanarak, bu şekilde satış bedelinden indirilmesi gereken miktar belirlenmeli ve bunun sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözardı edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.SONUÇ: 1.bent gereğince davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenlerle, temyiz edilen hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, 15.9.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.