Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26887 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 32442 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki sözleşmenin feshi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalılardan ...'ya ait daireyi satın almak için emlakçı olan diğer davalılar da dahil olmak üzere "gayrimenkul satış sözleşmesi" imzaladıklarını, işbu sözleşme gereğince daire sahibine 85.000,00TL emlak komisyoncusuna %2 komisyon bedeli ödemeyi kabul ettiğini, devir işlemleri bittikten sonra iade almak üzere emlak komisyoncusuna 3.000,00TL tutarlı teminat senedi verdiğini, buna mukabil davalıların da dairenin tapu kaydında hiçbir tahdidinin bulunmadığını, dairenin tapu kaydında devri engelleyici hiçbir kısıtlamanın yer almadığını taahhüt ettiklerini, sözleşmenin imzalanmasını müteakip 19/11/2013 tarihinde tapu işlemleri için tapu müdürlüğü'ne gidildiğinde, daire üzerinde ipotek olduğunu öğrendiğini, bu nedenle taşınmazı almaktan haklı olarak vazgeçtiğini ileri sürerek, sözleşmenin iptali ile davalılara borçlu olmadığının tespitine ve sözleşmeye dayalı verilen teminat senedinin iptaliyle iadesine karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulü ile, taraflar arasında bila tarihli olarak akdedilen gayrimenkul satış sözleşmesinin feshedildiğinin tespiti ile sözleşmeye istinaden davacı tarafından davalı ...'ya verilen keşidecisi ..., lehtarı ... olan, 18/11/2013 keşide tarihli, 19/11/2013 vade tarihli, 3.000,00TL bedelli senetten dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, komisyon ücretine ilişkin menfi tespit talebinin reddine, karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. Davacı, davalılarla imzaladığı bila tarihli “gayrimenkul satış sözleşmesi”nden, devir sırasında tapu kaydı üzerinde ipotek bulunması nedeniyle, haklı olarak caydığını ileri sürerek, sözleşmenin iptaliyle, teminat senedinin iadesini istemiş; davalılar, tapu kaydı üzerindeki ipoteğin kayden mevcut olduğunu, aslında bir borcun bulunmadığını, zaten sözleşmenin 3. bendi uyarınca da, dairenin 19.12.2013 tarihinde borçsuz olarak teslim edileceğinin taahhüt edildiğini, bu nedenle davacının feshinin haksız olduğunu savunmuş; mahkeme ise, sözleşmenin feshinin tespiti ile birlikte davalının haksız fesih savunmasına itibar ederek, davacının davalılara komisyon ücreti borcu bulunduğuna karar vermiştir. Taraflar arasında yapılan bila tarihli “gayrimenkul satış sözleşmesi” tüm maddeleriyle birlikte incelendiğinde, ipoteğin, gayrimenkulün satışını engelleyecek haller arasında ayrıca belirtildiği, 3. maddenin başkaca borçlar için düzenlendiği görülmektedir. Yine sözleşmede tapu işlemlerinin yapılacağı tarih 19.11.2013 olarak belirtildiğine ve 03.06.2014 havale tarihli banka yazısına göre satışa konu daire üzerindeki ipotek kaydının 27.11.2013 tarihinde fek edildiği belirtildiğine göre, tapu işlemleri sırasında üzerinde ipotek olan daireyi almamakta, davacı haklıdır. Her ne kadar davalı savunmasında, aslında ipotek borcunun bulunmadığını, ipoteğin kayden mevcut olduğunu belirtmişse de, davacı bu durumu kabullenmek zorunda değildir. O halde, mahkemece, feshin haklı olduğunun kabulüyle, davanın tümden kabulü gerekirken, kısmen kabulüne dair verilen hüküm, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerekirtirir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 25,20 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.