MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, hissedarı olduğu taşınmaz üzerinde inşaat yapılması kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanması, işlemlerin takibi ve taşınmazların satışı için davalıya 10.05.2000 ve 30.06.2004 tarihlerinde vekaletname verdiğini, davalı tarafından vekil olarak kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığını, 21.03.2013 tarihinde inşaatı yapan Kooperatife sözleşme gereğince dairelerin teslimi yönünde ihtarname gönderdiğini, dava dışı Kooperatifin 27.03.2013 tarihli cevabi ihtarname ile vekili olan davalı tarafından kendisine düşen 2 dairenin 25.11.2007 tarihinde satıldığının bildirilmesi üzerine davalıya 08.04.2013 tarihinde kendisine düşen dairelerin teslimi yada rayiç bedellerinin ödenmesi hususunda gönderdiği ihtarnameye karşılık davalı tarafından 19.04.2013 tarihinde dairelerin bizzat kendisi tarafından 120.000.00.TL karşılığında kendisine satıldığını ve bu hususta 2004 yılında taşınmaz satış yetkisini içerir vekaletin verildiği yönünde cevap verildiğini, davalıya bu taşınmazları önceden kendisinin satmadığını, davalı vekilinin de sattığını belirttiği dairelerin satışından haberdar olmadığını ve satılan taşınmazların bedelinin de kendisine ödenmediğini ileri sürerek öncelikle kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince kendi hissesine düşen bağımsız bölümlerin kendisine iadesine bunun mümkün olmaması halinde bağımsız bölümlerin rayiç bedelinin tespiti ile bedellerinin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının kendisine daireleri 2004 yılında sattığını ve akabinde de satış yetkisini içerir vekaletname verdiğini, davacıdan satın aldığı daireleri de 27.11.2007 tarihinde dava dışı üçüncü kişilere tapudan devrettiğini savunarak öncelikle zamanaşımı yönünden ve esastan davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Her ne kadar Mahkemece, davalı vekil ile dava dışı Kooperatif arasında düzenleme şeklindeki ek sözleşme ile dava konusu dairelerin 1.07.2006 tarihinde verileceği kararlaştırıldığından alacağın bu tarihte muaccel olacağı ayrıca bu dairelerin dava dışı üçüncü kişilere 30.06.2004 tarihinde verilen vekalete istinaden davalı tarafından davacı adına 25.11.2007 tarihinde satıldığının tapu kaydının aleni olması nedeniyle öğrenileceğinden en geç bu tarihten itibaren dava tarihi olan 30.05.2013 tarihine kadar TBK.' nun 147. maddesi gereğince 5 yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden dolayı davanın reddine karar verilmiş ise de; İleri sürülüş şekli ve dayanılan olgular çerçevesinde, davacının bu davadaki alacak isteminin, vekalet görevinin kötüye kullanılması, özellikle de, vekilin özen ve sadakatle iş görme ve hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranılması hukuksal nedenine dayandırıldığı çok açıktır. Gerçekten de vekil, vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlüdür. (Türk Borçlar Kanunu madde 506/2., mülga B.K. md. 390/2) Eş söyleyişle, müvekkilin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır. Öte yandan, müvekkilin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. (TBK. md.508., mülga B.K.md. 392/1) Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler evleviyetle dahildir. Vekilin müvekkili adına satıp tahsil ettiği parayı müvekkiline verme borcunda, yaptığı işten dolayı müvekkiline hesap verme zorunluluğunu yerine getirmedikçe 5 yıllık zamanaşımı süresi işlemez. Bir başka deyişle zamanaşımı vekilin hesap vermesi ile başlar. Belirtilen yükümlülüklere aykırı davranılması halinde vekilin, müvekkile karşı, onun bu yüzden uğradığı zararı tazmin yükümlülüğünün ortaya çıkacağı da çok açıktır. Bu ilke ve kurallar altında somut olaya bakıldığında davalı vekilin 25.11.2007 tarihinde dava konusu taşınmazları dava dışı üçüncü kişiye tapuda resmi yolla satmış ve bedelini de almıştır. Davacı tarafından 08.04.2013 tarihinde kendisine düşen dairelerin teslimi yada rayiç bedellerinin ödenmesi hususunda gönderilen ihtarnameye karşılık davalı tarafından 19.04.2013 tarihinde verilen cevabi ihtarnameye kadar davalı vekil hesap verme yükümlülüğünü yerine getirmediğinden dava tarihi de dikkate alınarak zamanaşımı süresinin dolduğundan söz edilemez. O halde mahkemece, davanın süresinde açıldığı kabul edilerek işin esasına girilip hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.