MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, kendisine ait taşınmazı satması için davalıyı vekil tayin ettiğini, davalının taşınmazı 08.09.2008 tarihinde dava dışı şahsa satmasına rağmen kendisine satış hususunda bilgi vermediği gibi satış bedelini de ödemediğini ileri sürerek gerçek satış bedelinden fazlası saklı kalmak üzere 23.000 TL'nin tahsilini istemiştir. Davalı davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, davacının satıştan bilgi vermediği, satış bedelinin de kendisine ödenmediği hususunu ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı eldeki davada, vekilinin vekaleten yaptığı taşınmaz satışı nedeniyle aldığı satış bedelinin tahsilini istemekte olup, dosyadaki belgelerden davacının 14.03.2008 tarihinde davalıyı vekili tayin ettiği, davalının da bu vekaletnameye dayanarak taşınmazı 08.09.2008 tarihinde dava dışı sahsa sattığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık vekilin özen ve sadakatle iş görme ve hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmama noktasındadır. Vekil, vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlü olup, müvekkilin talebi üzerine yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. Vekilin hesap verme yükümlülüğüne 3. kişilerden aldığı değerler evleviyetle dahildir. Belirtilen yükümlülüklere aykırı davranılması halinde vekilin, müvekkile karşı, onun bu yüzden uğradığı zararı tazmin yükümlülüğünün ortaya çıkacağı da çok açıktır. Somut olayda davacı, davalı vekilden gerçek satış bedelini istemekte olup, gerçek satış bedelinin davacıya ödendiğinin ispat yükü davalıdadır. Bir başka anlatımla, davalı gerçek satış bedelini davacı müvekkiline ödediğini yasal delillerle kanıtlamak zorundadır. Bu itibarla mahkemenin ispat yükünün davacıda olduğuna dair saptamasında isabet bulunmamaktadır. Dava konusu olayda davalı davaya cevap vermemekle davayı tümüyle inkar etmiş bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece mahallinde keşif yapılmak suretiyle taşınmazın satış tarihindeki gerçek bedeli bilirkişi vasıtasıyla belirlenerek hasıl olacak sonuca uygun karar verilmelidir. Mahkemenin değinilen bu yönleri gözardı ederek ve ispat külfetini ters çevirerek yazılı şekilde karar vermiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 8.9.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.