Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26405 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 32037 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı ile aralarında temizlik işi hizmet alım sözleşmesi imzalandığını ve bu kapsamda çalıştırılan bir kısım işçinin kendilerine karşı açmış olduğu işçilik alacağına ilişkin davaları kazanarak kendilerinden bu alacakları icra kanalı ile tahsil ettiğini, ödenen tazminatların davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kabulü ile; 96,431,69 TL nin 21,075,60 TL sinin 04.02.2013, 31.177,36 TL sinin 26.02.2013, 21.171,21 TL sinin 25.03.2013, 827,05 TL sinin 06.06.2013, 3.404,72 TL sinin 07.06.2013 ve 18.775,75 TL sinin 11.06.2013 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Mahkemece 2013/363 sayılı asıl ve 2013/733 esas sayılı birleşen davalar için ayrım yapılmadan hüküm kurulmuştur. HUMK.nun 388/son maddesi gereğince hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Yine aynı Kanunun 389 maddesinde de, hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunluluğu tekrarlanmıştır. Öte yandan davaların birleştirilmesi durumunda da, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, birleştirilen dava dosyasının tarafları, iddia, savunma özeti, delilleri kararda belirtilip, değerlendirilip, asıl ve birleşen her bir dava için kararda ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir. Somut olayda asıl ve birleştirilen davalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmamıştır. Bu hali ile verilen karar HUMK.nun 388.maddesine uygun değildir. Mahkemece asıl ve birleşen davalar bakımından az yukarda açıklandığı şekilde ayrı ayrı, HUMK.’nun 388. maddesine uygun olarak hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bent gereğince davalının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 7.9.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.