MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı..... Şti. avukatınca duruşmasız davalı .... avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı ... vekili avukat.... diğer davalı ... vekili avukat .... ile davacı vekili avukat ....nın duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, 14/08/2014 tarihinde .... aracı davalı.... Şti'nden 43.690,80 TL bedelle satın aldığını, 24.09.2014 tarihinde aracın park halindeyken motor kısmında yangın başladığını, itfaiyenin müdahalesi ile yangının söndürüldüğünü, davalı ....Şti tarafından düzenlenen servis formunda "aracın ön kısmında yanma hasarı, mator kaputu, sağ ön çamurluk, silecekler, motor tesisat kablosu, göğüs tesisat kablosu, ...beyni,motorda bulunan bir takım plastik parçalar ile yakıt hortumlarının yangından zarar gördüğünün" rapor edildiğini, aracın satın alınmasından 40 gün sonra meydana gelen yangın olayından sonra mağdur olduğunu, araca güveni kalmadığını, aracın ayıplı olduğunu ileri sürerek araç için ödenmiş olan 43.690,80 TL bedelin yasal faizi ile davalı şirketten tahsilini yada ayıplı otomobilin ayıpsız misli ile değiştirilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davalı ...'a yönelik davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine; davalı .... AŞ. hakkına açılan davanın kısmen kabulü ile dava konusu aracın ayıplı olduğunun tespitine, dava konusu ayıplı malın davacı tarafından üzerindeki tüm takyidatlardan ve trafik para cezalarından ari bir şekilde davalılara iadesine, dava konusu yapılan aracın, aynı model, aynı marka ve aynı özellikteki ayıpsız misliyle değiştirilmesine; aracın aynı model, aynı marka ve aynı özellikteki ayıpsız misli ile değiştirilmesi mümkün olmadığı takdirde 43.690,80 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı .... AŞ. Tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Davacı, eldeki dava ile davaya konu aracın gizli ayıplı olduğunu ileri sürerek, öncelikle araç bedelinin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, olmadığı takdirde aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini istemiştir. Davacı, dava konusu aracı 14.08.2014 tarihinde satın almış olup, gerek taraflar arasındaki sözleşme tarihinde gerekse dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 11. maddesinde; “(1) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici; a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme, seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. (2) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Bu fıkradaki hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği takdirde sorumlu tutulmaz.” hükmü getirilmiş olup, bu hüküm karşısında Mahkemece davalı ... AŞ.'nin davalının dava konusu araçta var olduğunu ileri sürdüğü ayıptan sorumlu olup olmadığının kararda tartışılmadığı ve neden sorumlu tutulduğuna ilişkin gerekçe gösterilmediği anlaşılmaktadır. O halde Mahkemece, Tüketcinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında sorumlu olup olmadığı irdelenerek ve gerekçeleri de gösterilmek suretiyle bu davalı hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 3-Davacı, dava konusu aracın satın alındığı tarihte yaklaşık 40 gün sonra ayıplı olması nedeniyle yangına neden olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalılar araçta ayıp olmadığını savunarak davanın reddini dilemişler, Mahkemece yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki; hükme esas alınan bilirkişi raporda yalnızca aracın, park halinde iken motor bölümünde meydana gelen yangının, hatalı üretim sonucu kısa devre neticesinde yanmanın meydana geldiği yönünde görüş bildirilmiş olup, bu sonuca ne şekilde ulaşıldığına ilişkin bir gerekçe içermediği gibi davalıların itirazlarını da karşılamadığı ve bu hali ile denetime elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece, üniversitenin otomotiv anabilim dalında uzman bilirkişilerden oluşacak bilirkişi heyetinden yukarıda belirtilen eksiklikleri tamamlayan, önceki rapora itarazları karşılayan taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekir. Mahkemece, değinilen bu yönler göz ardı edilip, eksik ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.4-Kabule göre de; davacı talebinin terditli olarak ileri sürmüş olup, Mahkemece dava konusu aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesine; aracın aynı model, aynı marka ve aynı özellikteki ayıpsız misli ile değiştirilmesi mümkün olmadığı takdirde 43.690,80 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline karar verilmiştir. Ancak, dava konusu aracın ayıpsız misli ile değişimi mümkün olmaz ise, hükümde yazılı olmasa da İcra İflas Kanununun 24. maddesi gereğince işlem yapılacağına göre, mahkemece yazılı şekilde, anılan yasa hükmüne aykırı olarak, aracın misli ile değiştirilmesi mümkün olmadığı takdirde satış bedeli olarak ödenen 43.690,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, 2., 3. ve 4. bentte açıklanan nedenle kararın BOZULMASINA, 1350,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalı ....'ye ödenmesine, peşin alınan 747,00 TL harcın istek halinde davalı ....'ye ve davalı ....i'ne iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.