Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24065 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 15326 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı ile yapılan 15.2.2013 tarihli sözleşme ile 3 nolu parselde inşaa edilen mavişehir optimus gold isimli projeden A 3 blok 6 nolu daireyi satın aldığını, sözleşmenin 8.1.maddesine göre taşınmazın teslim süresinin 5.1.2014 tarihi olarak belirlendiği halde, süresinde teslim edilmediğini ve projeni halen tamamlanmadığını ileri sürerek, tüm eksikliklerin tamamlanarak iskana uygun hale gelinceye kadar geçecek süreye kadar rayiç kira bedelinin ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, fazla hakları saklı kalarak 3.000 TL.nin ödetilmesini istemiş, ıslah ile talibini artırmıştır.Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kabulü ile, 13.140 TL. nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, davalıdan satın aldığı dairenin sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde teslim edilmemesi nedeniyle tazminat isteğinde bulunmuş; davalı, sözleşmenin 8.1. Maddesi gereğince projenin teknik özelliklerinin gerçekleştirilmesi için konutların teslim tarihlerinin revize edilerek teslimin haziran 2014 tarihinde yapılacağının 4.11.2013 tarihli yazı ile bildirildiğini, sözleşmeye göre uzatılmış teslim süresi 5.7.2014 tarihinden önce 4.7.2014 tarihinde teslime hazır hale getirildiğini ancak davacının teslim almayarak temerrüde düştüğünü, bu nedenle talep hakkının bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece, sözleşmeye konu dairenin 05.01.2014 tarihinde teslim edilmesi gerekirken dava tarihi olan 27.10.2014 tarihi itibarı ile teslime hazır olmadığı, davalı tarafından teslimin iklimsel, teknik ve hukuki gerekçelerle geciktiğine dair herhangi bir bilgi, belge sunulmadığı, dava tarihi itibarı ile davacıya satın almış olduğu dairenin teslim edilmediği, bu nedenle 180 günlük gecikme süresinin kabul edilemeyeceği, davalının 05.01.2014 tarihinde temerrüdünün oluştuğu gerekçesi ile, sözleşmede teslim için belirtilen 5.1.2014 tarihinden itibaren kira kaybı hesaplanarak yazılı şekilde karar verilmiştir. Taraflar arasında 15.02.2013 tarihli 3 nolu parselde inşaa edilen konut satışına ilişkin mavişehir optimus gold projesi kapsamında Gayrimenkul Satış Sözleşmesi imzalandığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu sözleşmenin 8.1 maddesinde “...Teslim tarihi en geç A tipi bloklarda 5.1.2014'tür. Satıcı bu tarihten önce de teslimde bulunma hakkına sahiptir.” hükmünün yanı sıra 8.5 maddesinde “Satıcı; mücbir sebep, beklenilmeyen hal, inşaatın başlangıcında mevcut olmayan ve inşaatın seyrine etki eden satıcının denetleyemeyeceği veya engelleyemeyeceği haller, Satıcı'nın elinde olmayan ve resmi idarelerden, adli kurum ve mahkemelerden kaynaklı nedenler, ağır iklim şartları ve benzeri nedenlerin ortaya çıkması durumunda ve tüm bu nedenlerle ilgili olarak inşaat için gerekli malzeme, personel ve enerjinin sağlanamaması halinde bu nedenlerin ortadan kalktığı tarihe kadar teslimle mükellef değildir. Bu halde işbu sözleşmede belirlenen teslim tarihine söz konusu engelin devam ettiği süre kadar süre eklenir. -Ayrıca yukarıdaki fıkrada anılan sebeplerin haricinde, projenin icrasındaki iklimsel, teknik ve hukuki gerekçelerle satıcı teslim tarihini her halde ve kendiliğinden yüz seksen gün süreyle erteleyebilir. Bu durum teslim tarihinden otuz gün önce alıcıya yazılı olarak bildirilir. Sözkonusu yüz seksen günde de bağımsız bölümün alıcıya teslim edilmemesi halinde, devam eden aylarda cezai şart olarak aylık rayiç kira bedeli alıcıya ödenir.” hükmü yer almaktadır. Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde; davalı, sözleşmeye konu dairenin teslim süresini, belirlenen teslim tarihinden 30 gün öncesinde davacıya yazılı bildirimde bulunmak kaydıyla, sözleşmede belirtilen tarihten 180 gün uzatma hakkına sahiptir. Dosya içinde bulunan 4.11.2013 tarih ve SYA/BÇ/1605 sayılı yazı ile satışa konu dairenin, inşaat sahasındaki yapılaşmanın kaldırılması işlemlerinin etkisiyle meydana gelen gecikme nedeniyle dairenin 2014 haziran ayı içerisinde teslim edileceğine dair yazılı bildirimin bulunduğu anlaşılmaktadır. Yine dava konusu dairenin davacıya dava tarihinden sonra 18.11.2014 tarihli tutanakla fiilen teslim edildiği ve davacı tarafça 5.1.2014 tarihinden itibaren kira kaybı bedelinin ödetilmesini talep ettiği tüm dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, her iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, alacaklı, temerrüde düşen borçludan TBK 125. (eski BK 106. vd.) maddeleri çerçevesinde aynen ifa ve gecikmeden dolayı uğradığı zararının veya aynen ifayı reddederek müspet zararının yahut sözleşmeyi feshederek menfi zararının tazminini seçimlik olarak isteyebilir. Somut uyuşmazlıkta davacı, sözleşmeyi ayakta tutarak geç teslim nedeni ile uğradığı zararın tazminini istemektedir. Bu durumda, gerek sözleşme gerekse TBK.125. (eski BK 106 vd.) maddelerine göre davacının zararını talep etme hakkı bulunmaktadır. Yine anılan sözleşme hükmünün haksız şart olarak kabul edilip edilmeyeceği hususunun da değerlendirilmesinde; Haksız şart müessesesi 6502 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun 5.maddesinde düzenlenmiş olup anılan kanun maddesinde Haksız şart; tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilen ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme şartlarıdır.Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmış ve standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir, denilmiştir. Hukuk sistemimizde akit serbestisi prensibi kabul edilmiştir. Taraflar kanuna, ahlak ve adaba, kamu intizamına, şahsiyet haklarına aykırı olmamak şartıyla aralarında her konuda serbestçe sözleşme yapabilirler. (TBK-26-27 md.) Somut olayda da davacı davaya konu sözleşmeyi serbest iradesi ile imzalamıştır. Hal böyle olunca taraflar arasındaki sözleşme ve anılan madde hükmü geçerli ve bağlayıcı olup haksız şart niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır. Öyle olunca mahkemece anılan madde hükmünün davacıyı bağlayacağı kabul edilerek sözleşme hükümleri değerlendirilerek, ilaveli sürenin sonu olan 5.7.2014 tarihinden başlamak üzere, dava tarihine kadar olan süre için kira kaybına karar verilmelidir. Mahkemece, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.2-Bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1. Bent gereğince temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, 2. Bent gereğince diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.